Monşer gazetecilere bakacak olursak Gezi Parkı’nda yine ortaya çıktılar. Bunlardan birisi Şarku’l Avsat gazetesinde yazan Adil Derviş’tir. Yıllardır yazılarını ve yüzünü görürüm ama yazılarına merak edip nikabını açmam. Zira kılık kıyafeti bile ‘ ben monşerim ‘diye bağırıyor. Suratı bana yabancı gelir. Lakin ekranlarda karşılaşıyoruz. Yazılarında yer alan fotoğrafı papyonludur ve Araplar arasında papyon meraklısı azdır. Mısırlı bir mankurttur. Gezi Parkı olaylarını ele aldığımız Et Türkiye kanalında (TRT Arapça) Londra’dan konuk oldu ve programın sunucusu Necah İsam kendisine Gezi Parkı olaylarını çarpıtan Daily Telegraph gibi gazetelerin yazdıklarını hatırlattı ve sonrasında yorumunu aldı. Ne dese beğenirsiniz?
Daily Telegraph Türkiye’de olayların 67 vilayete yayıldığını yazmış ve olayın üzerine benzinle gitmişti. Adil Derviş hiç renk vermedi ve pişkince eski gazetesini savundu ve şunları söyledi: “Gazete bir metadır. Müşterisini memnun etmek üzerine kuruludur. Müşterisini memnun etmek için istediği kalıpta haberler vermek zorundadır. Gezi Parkı olaylarını işlenişi bunun bir parçasıdır…” Sanki bir gazeteyi değil de bir fahişeyi anlatır gibi. Öyleyse gazetecilik adına iç savaş çıkarmak bile mübah! Artık sözün bittiği nokta idi ve ahlak ve yayın kurallarını hiç sormadık. Olayları tersyüz et, yaz. Faraza müftünün keçisi çalınmışsa rahat bir biçimde müftü keçi çaldı diye kayda geç!
*
Son olaylarla birlikte Batı basını sınıfta kaldı ve onun ötesinde sabıkalı hale geldi. Batı basınında artık çok sık çarpıtmalar görüyoruz. Sözgelimi, BBC ve CNN olayları büyüterek Türkiye’nin bir iç savaş sarmalına yakalandığı şeklinde yansıttı. Batı basını, 27 Mayıs öncesi belirli çevreler tarafından servis konulan darbeci fısıltı gazetelerine benzedi. Uydur uydur yaz. Gemi azıya almış bulunuyor. Bunun en son çarpıcı örneklerinden birine yaklaşık 100 bin tirajı bulunan Hamburger Morgenpost gazetesi imza attı. Protestolara geniş yer ayıran gazete, Türkiye’deki olayları aktarmak için 2009 yılında ABD’de bir polisin eli bağlı bir kadına uyguladığı şiddet fotoğrafını yayınlamaktan çekinmedi. Gazete, olayın fark edilmesi üzerine daha sonra sosyal medya üzerinden ve bir gün sonraki baskısında özür diledi. Önce çamur at izi kalsın taktiği ve yöntemi. CNN en son marifetini Mısır olaylarında sergiledi. Mürsi de onların yalanlarından nasibini aldı. 22 Haziran 2013 tarihli Arapça kısmındaki haberinde CNN bir skandala imza attı. Mürsi taraftarlarının ve Cemaat-ı İslamiye’nin düzenlemiş olduğu milyonluk ‘Şiddete Hayır’ gösterisinin mahiyetini tersyüz ederek gösterinin şiddet çağrılarına sahne olduğunu yazdı. Şiddete hayır mitingini şeytansı bir maharetle şiddete çağrı olarak yansıttı! Mübarek kalıntılarıyla birlikte ittifak eden yabancı basın şayialar savaşı kurguluyor. En az iki milyon kişinin toplanmış olduğu kalabalığı şiddet yanlısı gibi gösteriyor. Ayrıca bu gösteriyle alakalı olarak kışın yapılan bir gösterinin fotoğraflarını da kullanıyor. Haber de ona eşlik eden fotoğraf da basmakalıp! Adil Derviş’in ifadesiyle artık Batı basını kural dışına çıkmıştır. Yalan haber dosyalarını raftan indirmenin tam vakti. Batı sapıttığı gibi basını da sapıttı. Değerlerden sıyrıldı. Düşmanlığı fücura yani ilkesizliğe götürdü. Artık haber değil kurgu ve mizansen yapıyor. Bizim monşerlerle birlikte paslaşıyorlar. Bir kazanda kaynayıp gidiversinler!
28.06.2013 Milli Gazete
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.