¥
Napolyon Mısır'da tam bir kıyım yapmıştır. Sadece birkaç yıl içinde Mısır halkının onda birini veya yedide birini katletmiştir. Vaktiyle 3 milyon olan Mısır halkının 300 binini katletmiştir. Fransızlar daha sonra bu yaptıklarını Cezayir'de tekrarlayacaklar ve Cezayir halkının mühim bir kısmını katledeceklerdir. Yine Mısır ve Cezayir'de aynısını yaparak işbirlikçilerini ya da o ülkelerin hainlerini beraberlerinde götürmüşlerdir. Mısır'da Muallim Yakup bunlardan birisidir. Cezayir'de de Harkiler benzeri meş'um rol oynamışlardır. Muallim Yakup Hanna'nın hain tabiatı işgalci Fransızlarla buluşmuş ve ülkesinin başına karabasan olup çıkmış ve çorap örmüştür. Bonapart hamlesi sırasında Mısır'da iki rol model çarpışmaktadır. Bunlardan birisi işgal kılavuzu ve Napolyon ve ardından General Jean Baptiste Kléber'in sağ kolu Hain ve Mel'un işbirlikçi Muallim Yakup Hanna diğeri de Halep asıllı Ezher talebesi Süleyman Halebi'dir. Muallim Yakup, Kléber'in kılavuzu iken Süleyman Halebi katili olmuştur. Mısır'da daha sonra Mehmet Ali Paşa yeni bir namert olarak yükselirken onun karşısında kahraman olarak Ömer Mekrem vardır. Necip Fazıl'ın ifadesiyle olukların birinde kahramanlar diğerinde ise hainler vardır. Napolyon ve Kléber Mısır'da Kıptileri ayartırken halefleri Maraş'ta ve Klikya bölgesinde Ermenileri aracı millet ve yandaş edinmişlerdir. Burada da karşılarına Süleyman Halebi numunesi ve timsali Sütçü İmam çıkmıştır. Şimdi Sütçü İmam ile Süleyman Halebi gibi kahramanların isimleri sevenlerinin gönüllerinde muhallet bir biçimde yaşamaktadır.
¥
Hain modellerin kurdukları bir de işbirlikçi kıtalar veya ordular vardır. İşte bu işbirlikçi ordulardan birisini (iki bin kişilik Kıpti Kıtası) Muallim Yakup kurmuş ve Fransız işgal ordusuna katmıştır. Yahudilerin Katır Kıtası da bunlardan birisidir. Keza Lübnan'da 1980'den sonra İsrail namına Antony Lahd, Güney Lübnan Ordusunu kurmuştur. Bunlar vekalet ordulardır. Napolyon gibi Ehud Barak da 2000 tarihinde Lübnan'ı terk ederken işbirlikçilerini yanında götürmüş lakin işbirlikçiler İsrail'de mutsuz olmuşlardır. Bunlara mandacılar da denmektedir. Napolyon orduları Mısır'da Osmanlı ve İngiliz birlikleri karşısında tutunamadığı gibi aynı zamanda orduları Kahire ve Moskova gergefinde vebadan da eriyip gitmiştir.
Hain model olarak da anılan Muallim Yakup Hanna'nın akıbeti ibretamiz olmuştur. Osmanlılarla Fransızlar arasında akdedilen anlaşma mucibince işbirlikçilerin ülkeden gitmelerine ve kalmak isteyenlerin de kalmalarına müsaade edilmiştir. Osmanlılar Muallim Yakup'un bizzat kalabileceğini Fransızlara bildirmişlerdir. Lakin Muallim Hanna yaptığı ihanetler nedeniyle başına bir şeylerin gelebileceğine sezinleyerek korkmuş ve Fransızlara sığınmıştır. Ailesini de yanına alarak Palas gemisiyle birlikte Mısır'ı terk etmiştir. Daha sonra Kral Faruk'da onun gibi ülkeyi deniz yoluyla terk edecektir. Muallim Yakup, denizde şiddetli bir hummaya yakalanmış ve bu suretle deniz ortasında vefat etmiştir. Ardından da gemilerin Marsilya'ya demirlemesiyle bu şehre defnedilmiştir. Bu durum bize Vehbi Vakkasoğlu'nun bir kitabının başlığını hatırlatıyor: Bazen Hazin Bazen Rezil Bu Vatanı Terk Edenler!
24.12.2012 Yeni Akit































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.