Basın, yüksek yargı ve askeriye demokratik çizgiye çekilirken, bugüne kadar en çok darbe şakşakçısının yer aldığı üniversiteler, hiç teşrih masasına yatırılmadı.
Aslında turpun büyüğü heybede...
Darbe dönemlerinde çetelere çanak tutan; onları “Hadi ne duruyorsunuz?...” diye gaza getiren, “Siz yapın darbeyi, biz teorik olarak destekleriz” diyenlerin büyük bir kısmı üniversitelerden. Bakın Ergenekon iddianamesine... Rektörler, alenen darbe heveslilerinin gençlik kolu veya il başkanı gibi çalışmışlar. Mitinglere zorla, kamyon kamyon adam götürmüşler... “Van rektörüne sahip çıkmak, cumhuriyete sahip çıkmaktır” diyerek mahalleyi Van’a yığmışlar. (Mesela, Van rektörünü ziyarete gidenler kimlerdir ve şu anda nerede hangi görevlerdedir?) Rektörler, aysbergin görünen kısmı... Arkalarında ne akademisyenler var kim bilir!...
Şimdi, tüm rektörler değişti. Üniversitelerin başına demokrat rektörlerin geldiği söyleniyor. Artık ortalık rahatladı mı sanıyorsunuz?... Böyle sanıyorsanız, kendinizi kandırıyorsunuz demektir. Hele iktidar böyle zannediyorsa, bu daha büyük bir gaflettir.
Unutmayın... Su uyur, ergenekoncu-ulusalcılar uyumaz...
Onların bir kısmı, şimdi sütre gerisinde... Cesur olmadıkları için, şimdilik “efendi, uslu çocuk” pozlarında ve alttan alta, fırsat doğduğunda hangi hamleleri yapacaklarını planlıyor olabilirler... Hatta bunların bir kısmı, öyle veya böyle, üniversite yönetimlerinde de yer almışlar mı, bir bakmak lazım. Yeni atanan rektörleri de, kendilerini gizlemek için adeta “Truva atı” gibi kullanmışlar mıdır?... O atla yönetime sızarak, ufaktan ufaktan kadrolaşma gayretine düşenler var mıdır? Rektör olamayacakları için, rektör olabileceklerin etrafında toplanıp sisteme sızan bu güruh, vakti zamanı geldiğinde (ki onlar, geleceğini umut ediyorlar), kılıçları çekmeyi mi planladılar?
Yargı, darbe heveslilerinin ensesinde... Hesap sorulmayan, bu anlamda ilgilenilmemiş tek kurum olarak üniversiteler kaldı. Şimdi, daha fazla oyalanılmadan, sıra üniversitelere gelmeli... Üniversitelerin, darbeci çetelerden, darbe heveskârlarından, 28 Şubat artıklarından arındırılması, kendi görev alanına döndürülmesi hususunda bir şey yapılmazsa, ergenekoncu-ulusalcıların yeşermesine göz yumulmuş olur. Bu da 9 senelik demokratik kazanımların heba olması demektir.
YÖK, 2002’den itibaren, darbe şakşakçılığı yapan, özgürlükleri kısıtlayan, 28 Şubat zihniyetini devam ettiren ve onlarla iş birliği yapan akademisyenlerle ilgili gerekli işlemleri yapmalıdır. Yoksa, çok büyük bir vebal altında kalır.
14.01.2012 Yeni Akit































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.