Bir arkadaşım anlatmıştı… Öğrenciler, seçmeli dersi, ilgi duydukları alan değil de en yüksek başarı notunu almak için seçilen olarak görüyorlarmış bölümlerinde. Yani öğrencinin üniversitede okuma amacı üniversal bilgi ile donanmak değil, sınavda en yüksek notu almak…
Bir başka arkadaşım anlatmıştı. Dersinde 1 kitap ve 3 makaleyi okumalarını söylemiş öğrencilere... Okuyan olmuş, okumayan olmuş… Sınavdan sonra öğrenci, arkadaşıma, "Hocam okuttuğunuz kitaptan ve makalelerden soru çıkmadı. Şimdi biz bunları boşuna mı okuduk?..." diye sormuş. Zihniyete bakar mısınız? Öğrencinin amacı bilgiyle donanmak değil, not almak!
Büyük üniversitelerde çalışan bir arkadaşım anlattı. Öğrenciler bir hocanın verdiği ödevi, gidip kütüphanelerden araştırmak yerine, diğer hocaya gidip komprime bilginin olduğu yayınlar istiyorlarmış. Konuyla ilgili olup bilgi çıkarılacak makale, kitap falan istemiyorlarmış haa!... Hap gibi komprime bilgi. Hiç anlama cehdi göstermeden bir kağıda aktarılacak… O kadar!...
Bir gün Osmanlıca dersindeyiz… Sınav notu dışında, ödev notu da veriyoruz. Ben, ödevi, derste metin okumaya göre veriyorum. İyi okuyana artı, yarım yamalak okuyana yarım artı, çalışmadığını söyleyene veya okuyamayana eksi veriyorum. Bir yarıyılda, her öğrenciye en az 4 defa okuma sırası geliyordu. Bir gün, öğrencinin birine metni okumasını söylemiştim. Öğrenci, "Hocam benim 4 artı'm var zaten; okumama gerek yok" dedi.
Yani, şu anda üniversitelerde, bilgi ile donanma değil, "ölçme-değerlendirme" sisteminin işlemesi fetişizmi var. Başarı sadece sınavda alınan nota ve verilen mezun sayısına bakarak değerlendiriliyor. Temel felsefe, öğrenmek ve bilgiyle donanmak değil, "Başar da nasıl başarırsan başar!"dır.
Başarının nota indirgenmesi, üniversite zihniyetini dejenere etmiştir.
Böyle öğrencinin hayr umulur mu istikbâlinden?
05.01.2013 Yeni Akit































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.