• İstanbul 15 °C
  • Ankara 10 °C
  • İzmir 15 °C
  • Konya 11 °C
  • Sakarya 12 °C
  • Şanlıurfa 19 °C
  • Trabzon 17 °C
  • Gaziantep 12 °C
  • Bolu 9 °C
  • Bursa 14 °C

Nasuhi Güngör'den: 1 Mayıs, emek ve dindarlık

Nasuhi Güngör'den: 1 Mayıs, emek ve dindarlık
Yarın 1 Mayıs. Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere Türkiye’nin pek çok şehrinde sendikalar ve sivil toplum örgütleri bayram coşkusunu meydanlara taşıyacak. Şimdiden kazasız belasız ve şenlik havasında geçmesini dileyelim.

Sendikalar arasındaki görüş farklılıklarının giderilmesi zor. Hatta açık konuşmak gerekirse, mümkün de değil. Ancak sonuç itibarıyla muhafazakar kesimde örgütlenen iki konfederasyonun 1 Mayıs için meydanlarda olması önemli ve kesinlikle desteklenmesi gereken bir girişim.

Bunu ‘Aman meydanları komünistlere bırakmayalım’ mantığıyla filan söylemiyorum. Tıpkı Ankara’da olduğu gibi, İstanbul’da ve bütün Türkiye’de, emek mücadelesi veren herkesin sonuna kadar yanındayım. İşçi bayramlarını da bu vesileyle kutluyorum.

Aslında bunlar üzerinden konuşmak istediğim bir başka konu var. Türkiye’de muhafazakar ya da dindar olarak anılan kesimlerin sendika geçmişi, en azından diğerlerine göre daha yeni sayılır. Bu geç kalmışlığı, siyaset anlayışından dinle ilgili kavrayış ve algılara kadar çok geniş bir alanda tartışmak gerekiyor.

Sendikacılığı, işçi hakları için mücadele etmeyi uzun, ama gerçekten uzun yıllar ‘sol’ ya da ‘sosyalist’, Soğuk Savaş’ın bildik yaftasıyla ‘komünist’ bir faaliyet olarak gören zihniyeti kırmak, üstüne bir de sendika kurabilmek hiç kolay olmadı.

Dini ve dindarlığı, emek ve alın teri üzerinden yorumlamaktan çok, üretimi artırmak, üretileni korumak, kaliteyi yükseltmek, hakkına razı olmak üzere tarif eden anlayış, kırılmış gibi görünse de hala varlığını sürdürüyor. Dindar emekçi çok çalışmalıdır, işini hakkıyla ve en iyi şekilde yapmalıdır, iş yerini bir emanet olarak korumalıdır. Kendisine verilene de kanaat etmelidir. Seksenler dizisinin muhteşem babasının deyimiyle, icat çıkarmamalıdır!

Güzel, peki ya işverenler? Tevekkül, kanaat, emanet, ehliyet ve liyakat gibi kavramlar, emekçiler için geçerlidir de, onların dünyasında başka bir anlam mı taşır?

Topu taca atıp, sözü eğip bükerek cevaplanabilecek sorular değil bunlar.

Rahmetli Erdem Bayazıt’ın dizeleriyle bitirelim dilerseniz:

‘Yememiştir hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlısını diyerek/ Şafak gibi alınlara terle yazılmış Hakk’ın mutlak ölçüsünü/ Elbet benim işçilerim çekecek/ Emeğin kutsal direğine.’

30.04.2012 Star

 

Bu haber toplam 448 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim