• İstanbul 15 °C
  • Ankara 8 °C
  • İzmir 16 °C
  • Konya 9 °C
  • Sakarya 14 °C
  • Şanlıurfa 17 °C
  • Trabzon 17 °C
  • Gaziantep 11 °C
  • Bolu 9 °C
  • Bursa 12 °C

Nasuhi Güngör'den: Suriye, dün ve bugün

Nasuhi Güngör'den: Suriye, dün ve bugün
Suriye’nin yakın tarihi, hatta Fransız Manda dönemi itibarıyla bu ülkede yaşananlar, bugünü anlayabilmek için hayli ilginç gelişmelerle dolu.

İkincisi, bu algıyı besleyen en önemli faktör, İran’ın Suriye konusundaki duruşudur. 1979’daki devrimin ardından Tahran’ın, en hızlı biçimde yakınlaştığı ülkelerin başında Suriye gelmektedir. Bu yakınlaşmanın önündeki en önemli engel olan ‘dini yorum’ farkı, Ayetullah Humeyni’nin ‘Onlar bizim kardeşlerimizdir’ sözüyle giderilince, süreç hızlanmıştır.

İşin gerçeği Suriye’yi stratejik müttefik olarak kazanmak, İran’a hem Lübnan’da, hem de Filistin meselesinde eşsiz fırsatlar sunmuştur. Ancak bugün gelinen noktada bile İran-Suriye ittifakı, Şiilik zemininde devam eden bir işbirliği olarak tarif edilemez.

Ordu ve yargıda yükseliş

Nusayrilerin sistem içindeki yükseliş hikayelerinin elbette çok farklı başlıkları var. Ancak bir ana basamak olarak Fransız manda dönemindeki gelişmeleri kendi lehlerine kullanmayı başardıkları söylenebilir. Özellikle ordu içindeki etkinliklerinin başlangıcının buralarda aranması daha doğru olur. Bir iki istisna isyan girişimi dışında, Nusayriler Fransız etkisini, özellikle ordu ve yargıda kendi lehlerine çok iyi kullanmışlardır.

Manda döneminin sona ermesinin ardından başlayan ve Sünnilerin egemen olduğu yaklaşık 17 yıllık süreçte ise, öncelikle merkezi yönetime direnen bir tutum izlemişler; ancak 1954 itibarıyla ‘ayrı devlet’ tezi yerine, sistem içinde mücadele etmeyi tercih ederek, kendilerineyeni bir yol çizmişlerdir.

Burada üç temel stratejiyle yola devam ettiklerini söyleyebiliriz. Orduda mezhep temelli, küçük ama etkin yapılar oluşturmak, ikincisi Baas Partisi kurulunca aktif rol alarak siyaseti etkilemek ve üçüncüsü Sünnilerin önemsemediği alanlarda kadrolaşarak yerlerini sağlamlaştırmak.

O dönemdeki büyüklü küçüklü her askeri darbe girişimi, Sünnilerin ordudaki gücünü azaltırken, Nusayri ekipleri daha yukarıya taşımış, ama asıl güç Hafız Esad’ın işe el koymasıyla şekillenmiştir. Sonrası hala devam eden azınlık yönetimidir.

Böyle devam eder mi?

Suriye tarihinin son 80-90 yılına kabaca göz atmak bile, bugünkü iktidar yapısının nasıl ortaya çıktığı konusunda bize önemli fikirler verebilir. Kuşkusuz güç dengelerini tamamen Nusayriler oluşturmuyor. Sistem içinde farklı nefes alma alanları var ya da varmış gibi görünüyor.

Diğer yandan Esad ailesinin, mesela Beşer Esad’ın, önemli Sünni ailelerle evlilikler yapması da bir başka arayışın ifadesi olsa gerek. Ancak bu tür ‘kozmetik’ çabaların, sistemin asıl yüzünü gizlemeye yetmediği, hele iktidar dengelerinde ciddi bir karşılığı olmadığı da açık.

Devam eden çatışmalar, ‘Esad daha ne kadar kalır ve gelecekte ne olur’ sorularını tartışırken,yakın tarihe şöyle bir göz atmanın yararı olabilir diye düşündüm. Bunları aktarırken, bir yandan 28 Şubat dönemindeki bazı uygulamaları hatırladım, bir yandan da Muhsin Yazıcıoğlu’nu bir kez daha rahmetle andım.

22.03.2012 Star
Bu haber toplam 506 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim