Ortadoğu, dengelerin hızla değiştiği, dinamiklerin kolayca anlaşılamadığı bir coğrafyanın adı. Hoş, başlıbaşına ‘Ortadoğu’ isimlendirmesi bile, malum Kraliyet düzeninin yansıması olarak zihinlerimizde ve literatürde yerini koruyor. Dolayısıyla bölgemizi , coğrafyamızı konuşurken hala yabancı bir zihin dünyasının kavramlarıyla hareket ediyoruz.
Türkiye, yakın tarihte ilgisini zayıflattığı ya da neredeyse tamamen kopardığı geniş bir alanda, bir yandan tarihsel derinlik üzerinden, bir yandan mevcut tablodaki sorunların çözümünde yer almak için ve asıl önemlisi ortak bir gelecek kurgusu için hamleler yapıyor. Bunları çok geniş bir alanda, kolayca ve hızlıca sonuç üretmesi mümkün olmayan, kısacası sabır ve derinlik isteyen işler olarak görmek yerinde olur.
Güncelin pençesine bir kez düştünüz mü, kafanızı kaldırıp asıl olup biteni görmeniz imkansız hale geliyor. Oysa, ister siyaset, ister toplumsal dinamikler, isterseniz bölgemizde ortaya çıkan farklı aktörler üzerinden bakalım farketmez; bugünkü tablo gerçeğin sadece ve sadece küçük bir bölümünü yansıtıyor. Ortalıktaki toz duman yatıştıktan sonra, yaşadığımız coğrafyada son derece köklü bir değişimin yaşandığını, uzun yıllar varlığını koruyacağını düşündüğümüz aktörlerin bir anda yok olduğunu, dün güç gibi görünen pekçok unsurun eriyip yok olduğunu göreceğiz.
Yazının devamı için: http://haber.stargazete.com/yazar/turkiye-cikarlarimizdan-daha-buyuk/yazi-751482































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.