• İstanbul 15 °C
  • Ankara 8 °C
  • İzmir 16 °C
  • Konya 9 °C
  • Sakarya 14 °C
  • Şanlıurfa 17 °C
  • Trabzon 17 °C
  • Gaziantep 11 °C
  • Bolu 9 °C
  • Bursa 12 °C

Nasuhi Güngör'den: Türkiye-Suriye bir yürektir

Nasuhi Güngör'den: Türkiye-Suriye bir yürektir
Dün bıraktığımız yerden, Urfa izlenimleriyle devam edelim. Suriye sınırına yakın bir köydeyiz. Harran’ın sıcağı yavaş yavaş etkisini hissettirirken sohbet ediyoruz.

Diğer yanda onun acımasızca kan dökmesini ellerini ovuşturarak izleyip, Suriye’nin istediği kıvama gelmesini bekleyen güçler.

Bu güç çatışmasının ortasında sokak ortasında can veren binlerce mazlum.

Siyaset, diplomasi, uluslararası dengeler, strateji, bölünme senaryoları, her şey bir yana, tablo bu. Hep canımı yakan bir sözdür, ama ne yazık ki doğrudur. Bu coğrafyada hiçbir şey Müslüman kanından daha ucuz değil. Ne kadar döküldüğü kimsenin umurunda bile olmuyor.

Biraz geçmişe dönelim. Fazla uzağa değil, çok yakınlara. Bundan yaklaşık bir buçuk yıl önce, Türkiye ve Suriye arasında kelimenin tam anlamıyla bir bayram havası yaşanıyordu. Vizeler kaldırılmış, Gaziantep-Kilis hattından Halep’e gitmek, ziyaret ya da ticaret günü birlik hale gelmişti. Her gün bir adım atılıyor, aramıza çizilen sınırlar anlamsız hale geliyordu.

Ne oldu da bugünlere geldik sorusu sıkça soruluyor. Bu elbette haklı bir soru, ama kimse kusura bakmasın, muhatabı kesinlikle Türkiye değil.

İşlerin bu noktaya gelebileceğini en iyi bilen ve gören Türkiye’ydi. Suriye’de nasıl bir rejimin var olduğunu, hangi denge üzerine kurulduğunu ve ciddi bir temsil krizi olduğunu da biliyordu.

Suriye’nin kendi dinamikleriyle bir değişim süreci yaşamasını en açık ve samimi olarak isteyen, buna katkı sağlamak için çaba gösteren de Türkiye’ydi.

Kimse sağa sola çekmesin, Ankara tüm bunları birileri adına, filan projenin parçası olarak da yapmıyordu. Aksine öncelikle kendisi için, aynı zamanda bölgenin geleceği ve barışı için bu adımları atıyordu.

İşte tam bu noktada birileri, Türkiye’nin bu değişim sürecini yumuşak güç unsurlarıyla yönetmesini istemeyen güçler devreye girdi.

Ortaya çıkan tabloya bir de bu gözle bakmakta yarar var. Şimdi Suriye’nin değişmesini isteyen ve iktidarın gitmesini talep edenlerle, Türkiye’yi aynı kefeye koyanların, özellikle bu farka dikkat etmeleri gerekiyor.

Türkiye, her ülkenin kendi değişimini bizzat kendi dinamikleriyle gerçekleştirmesini isterken, şu günlerde savaş çığlıkları atanlar, bu işi kendi yöntemleriyle yapmak, daha doğrusu yaptırmak istiyorlar. Yöntemlerinin ne olduğunu, dün Afganistan’da, Irak’ta gördük; bugün Libya’da hep birlikte görüyoruz.

‘Türkiye, zaman geçirmeden Suriye’ye müdahale etsin, gerekirse 24 saatte Şam’a girer’ diyenler, bu coğrafyayı tanımıyorlarsa, hiç olmazsa yakın tarihe baksınlar. Hangi dış müdahale nerede doğru sonuç vermiş. Hangi müdahaleden sonra neresi daha iyi hale gelmiş.

‘Aha bu yüreğimi alıp ikiye böl, nasıl acırsa öyle olur!’ diyenler, bu toprakların yüreğidir, sağduyusudur. Ona kulak vermek kafidir, ötesine hiç gerek yok.

13.04.2012 Star
Bu haber toplam 416 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim