Kendisini "kara" olarak gösterdiği deyimleri boldur siyahın ve bunların çoğunda olumsuz çağrışımlarla yüklüdür. Kimine kaderdir, karayazı; kimine kasvet ve fırtınanın kelimesidir, Karadeniz; dayanılmayacak haberler onunla gelir, karahaber. Karalisteler uzayıp gider, Karakaplı'nın açılması an meselesidir.
Siyahın, çağrıştırdığı bütün olumsuzluklara rağmen, tecrübe ettiği öyle manalar vardır ki diğerlerini anında gölgede bırakır. Sayısal değerinin sıfır olmasına mukabil siyah, "hîç"in varlıkta, "sıfır"ın hesaptaki manasının renkler içindeki karşılığıdır çünkü. Yokluktaki varlık, bitişteki başlangıçtır o. Görünenin ötesinden haber, sözün bittiği yerdeki muazzam anlamdır. Noktadır. Mekke'nin fethi günü Hz. Peygamber'in sardığı sarık siyahtır, çünkü Mekke, noktanın mıntıkasıdır. Hacerülesved kara bir taştır. Kâbe'nin örtüsü hem ne siyahtır.
Bu muazzam anlamlara sığınarak, kendisini "kara" diye yerenlere Karacaoğlan dilberin gözleri, kaşları, sürmesi; türlü taama ekilen biber, Hint'ten Bağdat'tan gelen kahve, çöldeki Arap beyinin çadırı gibi kendi döneminin muteber unsurları üzerinden gözdağı veren bir güzelleme yaptıktan sonra vurur sözünün mührünü:
Karacaoğlan der inşallah
Görenler desin maşallah
Karadonludur Beytullah
Örtüsü kara değil mi
Görünürde yağmuru vardır, gülü vardır, lâlesi vardır, incisi vardır siyahın. Ama yanılıyoruz aslında, bunların hepsi birer aldatmacadır. Doğa siyahı sevmez çünkü, onun siyahları çoğu kez kandırıcıdır. Siyah lâle, siyah gül, tahayyülü ne kadar kışkırtsalar da ikisi için harcanan hummalı gayret de ortaçağ simyacılarının taşı altına çeviren kimyayı bulma çabaları gibi sonuçsuz kalır meselâ. Elde edilen ancak çok koyu, siyaha yakın mor ya da bordo, aldatıcı bir renktir nihayetinde. Ama şu doğrudur ki hatıralar, yaralar, yangınlar, kasvetler, kederler, uzayıp giden geceler hep siyahtır; aşk hepi topu simsiyahtır.
Aşkın tatlı başlangıcı gibi ölümcül bitişine de, hatırasına, inkârına, reddine de en uygun renktir bu yüzden siyah.
Bir resmin kalmış bende, tam ortadan yırtılmış
Hani siyah kazaklı, biliyorsun değil mi?
Bu haliyle siyahla boy ölçüşebilecek, ismi onun yanında anılabilecek yegâne renk beyazdır, eğer ona da renk denebilirse. Renklerin bütününü biri içerirken diğeri reddettiği için birbirlerinin halinden anlarlar böylesine. Ama beyaz, masumiyetten başkasına renk olamaz da siyah tekinsiz terminolojisine en uçurumlusunu ekler. Söz gelimi, göz yıldırıcı biçimde zengin bir kadınlık hayatının bütün tehlikelerini peşinen uyarır. Onun içindir ki Vronski'ye duydukları aşkta rakip konumunda karşı karşıya gelecek olan iki kadından Kiti, romanın başındaki meşhur baloda beyazlar giyerken Anna simsiyah bir tuvalet, karadantel bir giysi içindedir.































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.