*
T.S.Eliot'un bir denemesinde vurguladığı gibi: "Her şiir bir abide, zaman ve mekan içinde bir ölüş ve bir diriliştir." Bir ülkenin büyük şairlerin şiirleriyle yoğrulan, çok boyutlu bir hayatı yoksa, o ülkenin zengin bir kültürel dokusu ve güçlü bir ekonomik yapısı olmaz. Hayatta şiir, şiirde hayat vardır. Hayatın canlılığı şiirden kaynaklanır. Hayat şairlerin ayak izlerinde yoğunlaşır.
*
Hayatı anlamlı ve yaşanır kılan şiiri yakalamak için, insanlığın tarihinde uzun bir yolculuğa çıkmak gerekir. Hiçbir kalıcı şiir tek başına yapılmaz. Her şair kendinden önceki şairlerden yararlanır. Unutulmayan şairler, birbirlerinin düşündüklerini düşünürler, gördüklerini görürler, sevdiklerini severler, okuduklarını okurlar ve yazdıklarını yazarlar. Onlar için, hem oku hem yaz emri vardır.
*
Yağmurların bulutlardan yeryüzüne düşmeleri gibi, kelimeler gökyüzünde şairlerin gönüllerine düşerler. Şairler akıllarıyla düşünürler, gönülleriyle yazarlar. Onlar geçmişten geleceğe akan ırmaklara benzerler, insanlara bilinç, mısralara ölümsüzlük kazandırırlar. Onların mısraları dilden dile dönüşerek zenginleşirler.
*
Ölürse şairler ölür, şiirler ölmezler. Ölümsüz şiiri yakalayan şairler, kuşaklar arasındaki duvarları şiirleriyle yıkarlar.
*
Dünyanın her ülkesinde şairlerin görevi, duvar örmek değil, köprü kurmaktır.
*
Şairlerin köprüleri ölümsüz şiirleridir.
*
Şair konuşursa herkes susar.
*
Şiir hayatın özetidir.
25.01.2012 Yeni Şafak






























Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.