• İstanbul 13 °C
  • Ankara 14 °C

Necip Fazıl Kısakürek'in kaleminden Hz. Hüseyin ve Kerbela

Necip Fazıl Kısakürek'in kaleminden Hz. Hüseyin ve Kerbela
Hazreti Hüseyin Kûfe’ye gitmek için sefer hazırlığını tamamlamakla meşgul… Tam yola çıkacağı sırada, evvela Ömer b. Abdürrahman, sonra İbni Abbas, karşısına çıktılar ve yalvardılar:

– Kûfe’ye gitme! Oranın halkı dönektir. Sen Arabın efendisi bulunuyorsun! Hicaz halkı senin peşindedir. Mekke’de kal ve biat imkânını burada hazırla! Eğer Iraklılar vaadlerinde sadıksa ne diye seni çağırıyorlar; yığınlar halinde buraya gelsinler! Eğer mutlaka Hicaz’dan ayrılman gerekse Kûfe gibi netameli bir yere gideceğine, hiç olmazsa Yemen’in kaleleri kuvvetli, arazisi dağlık ve her türlü korunmaya müsait, halkı da senin baba dostların… Gitme, ya Hüseyin, Kûfe’ye gitme!

Hazreti Hüseyin mukabelede bulundu:

– Öğütleriniz babaca, ilginiz de kardeşçe… Ama benim buradan çıkmam ve Kûfe yolunu tutmam, artık bir oldu-bitti hükmündedir. Bana selâmet dilemekten başka size vazife kalmamıştır.

Tekrar yalvardılar:

– Hiç olmazsa ev halkını ve yakınlarını beraber götürme!

Hazreti Hüseyin bu tavsiyeyi de dinlemedi. Kader o türlü hükmünü yerine getirdi ki Peygamber torununa hiçbir mantık tesir edemedi. Çoluğunu çocuğunu, bütün yakınlarını topladı ve Irak istikametinde Mekke’den yola çıktı. Biraz ileride şair Ferzedak’a rastladı ve sordu:

– Halk ne düşünüyor, halleri nasıl?

Büyük şair ve hikmet adamı, şu cevabı verdi:

– Halkın kalbi seninle ama kılıçları senin düşmanlarınla… Kaza ve kader gökten iner ve Allah dilediğini işler.

O sırada Abdullah Bin Cafer’in oğulları yetişti. Babalarının bir mektubunu Hazreti İmama verdiler.

Mektup, kendisi yetişinceye kadar ileriye gitmemelerini rica ediyordu. Hazreti Hüseyin yoluna devam etti. Kûfe’deki hâdiselerden habersiz olduğu için yola çıktığını ve yakında Kûfe’ye ulaşacağını bildiren bir mektup yazıp yakınlarından biriyle oraya gönderdi.

Mektubu götüren Kadisiye’de yakalandı. Küfe Valisi Ubeydullah’a gönderildi ve onun emriyle öldürüldü.
Hazreti Hüseyin hep yoluna devamda… Yolda bazı kimseler kendisine katıldı. Yol almaya devam ettiler. Sa’lebiye mevkiinde Müslim Bin Akîl’in öldürüldüğü haberini aldılar. Bütün kafile gözyaşları içinde kaldı. Bazı dostları tekrar rica ettiler:

– Dön, geriye dön, ya İmam!

Müslim’in kardeşleri atıldılar:
– Ya kardeşimizin intikamını alırız yahut biz de onun gibi şehitlik şerbetini içeriz! Başka türlüsü olamaz!
Hazreti Hüseyin bu dileği doğru buldu ve yine yola devam emrini verdi. Birkaç konak sonra, Müslim’in arkasından gönderdiği süt kardeşi Abdullah’ın da Ubeydullah tarafından şehit edildiği haberi geldi. Kafilede teessür ve ıstırap büsbütün arttı. Yine yola devam…
Şeraf Nehri geçildikten sonra, karşıdan görünen bir alay süvari…Bunu görünce sağ tarafta bir dağa saptılar.

Bu haber toplam 348 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim