• İstanbul 14 °C
  • Ankara 17 °C

'Oku' -9

Elif SÖNMEZIŞIK AYDIN

-Ruzname; Kelime Günlüğü’nden-

“Oku”manın basitten karmaşığa uzanan, doğru rehberlerle beslenmesi gereken bir yolculuk olduğunu söylemiştik.

Serinin dokuzuncu yazısını, “oku” bahsi adına en azından bir duraksama yazısı olarak görüyorum. İlmin okyanuslara sığmadığına dair teşbihi hatırlayacak olursak yalnızca okuma yüzünün bile genişliğini havsalamıza sığdırmak zor. Üstelik incelikli ve nazik bir konu… Onun için nokta koymak imkânsız, bir virgül sadece.

Bu seride bilhassa bir liste dayatmaktan çekindim. Bunun sebeplerini de listenin aslında her kişiye özel bir okuma yolculuğu olduğu vurgusuyla sık sık dile getirdim. Kendimizde özü yakalamayı, hakikati kavramayı mümkün kılacak cevherin keşfine dair yol açıcı, fakat zor bir gayrete giriştim. Zira temelsiz ve açıklamasız her tavsiye, çabuk unutulan, aslını ve sebeplerini kavramaya imkân bırakmayan beyhude bir çabadan ibaret.

“İkra: Oku” emrinden yola çıktım ve merkezden ayrılmamaya çalıştım. Çünkü bu emrinde, kalbe değen bir silkeleyiş vardı. Değersiz işlere yönelimi azaltan bir söyleyiş, zamanı öldürme hastalığına şifaydı. Bu emri dile getirmek ve sese dönüştürmek dahi manasına erişmeye bir imkân veriyordu. Hiza arayışına cevap veren bir hiza göstergesi, âdeta pusulaydı. Üstüne tefekkür edince dünya dolusu okunacaklara bakış açımızı ehlileştiren bir zaviye kazandırıyordu. Hakk’ın sözüne yöneltiyor, kalbi mutmain eyliyordu. Herhangi bir eserle muhatap olmadan dahi okumanın değerini algılamanızı sağlıyordu.

Oku bahsinde eser tavsiyesi başat konulardandır. Ancak vicdanidir de… Eser listesi isteyen gençlerle her karşılaşmamıza vicdanî bir muhasebe de eşlik ediyordu. Okuma bahsini ilgilendiren kelimeleri bir kenara koyarsak bu yazıların yazılış sürecinde aklıma en çok gelen kelime vicdan oldu. Satıra sığmayan okumalardan dem vururken vicdanın da bir tür okuyuş olduğunda karar kıldım. İnsan önce kendi duygu, düşünce ve ifasından mesul olduğundan okumaya önce kendinden başlamalıydı. Elbette her okuma gibi, bu okuyuş da rehbersiz olmamalıydı. Rehberler ise irfani yürüyüşü maneviyatla, mevcudatın sebepleriyle ilişkilendirmişler olabilirdi ancak. Yaradan’a dost, yaradılışı ile barışık, özüne vâkıf olanlardı. Bu tür satırlarla olgunlaşan insanda vicdanın keşfi ve onun mihenginin idraki mümkündü. Zaten “oku”manın bütün amacı da bu değil miydi? Keşif, idrak ve tekâmül…

Devamı: https://www.yenisoz.com.tr/yazarlar/oku-9-6179/

Bu yazı toplam 244 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim