Bu yıldönümü münasebetiyle merhum Akif’e rahmet diliyor, mekanının cennet makamının âlî olmasını niyaz ediyorum.
Safahat şairi Mehmet Akif, siyasî düşüncelerini asıl şiirlerinde işlemiş olmakla birlikte, kurucularından olduğu Sırât-ı Müstakîm ve Sebîlürreşâd’da yayımlanan yazılarında toplumsal hayata, düşünce ve edebiyata dair görüşlerini ayrıca dile getirmiş; tercümelerinde de yine daha çok siyasi metinleri tercih etmiştir.
Bunlardan hareketle Mehmet Akif’in nasıl bir yönetim istediği sorusuna bir cevap bulmak elbette mümkündür ancak bu cevap onun Osmanlı’dan Cumhuriyet’e iktidar sahiplerine olan ve dolayısıyla kırgınlığını da ihtiva eden muhalefetini tek başına açıklamaya yeterli gelmez.
Bu sebeple mezkûr cevap için, şairliği nedeniyle Mehmet Akif’i geçici olarak paranteze alıp, ilgili konularda daha sistemli düşündüklerini bildiğimiz ve aynı zamanda her biri Mehmet Akif’in en yakın arkadaşları olan alim ve münevverlerin devlet anlayışlarına baş vurulması gerekir.
Bunlardan biri olan Elmalılı M. Hamdi Yazır’ın -A. Cüneyd Köksal ile Murat Kaya tarafından yayıma hazırlanan- Meşrutiyetten Cumhuriyete Makaleler adlı kitabına (Klasik Yayınları, 2011) bu maksatla baş vurduğumda, onun da Şah Veliyullah Dihlevî’nin (v. 1762) Hüccetullâhi’l-Baliğa’sından (Trc.: Mehmet Erdoğan, İz Yayınları, 2020) şehir yönetimi konulu birkaç sahifeyi tercüme etmekle yetindiğini gördüm.
Mezkûr esasta Elmalılı gibi bir alim tarafından seçildiği için ayrıca değerli olan bu metni okurlarımla paylaştıktan sonra Mehmet Akif’in iktidarlara muhalefetine ve kırgınlığına dönmemiz daha makul olacaktır.
Dihlevî’ye göre Şehir Yönetimi:
“Bu konudan maksat, şehir halkı arasında mevcut bulunan ilişkilerin nasıl korunacağıdır. Şehirden kastım ise, birbirine yakın, aralarında muamelelerin sürdüğü ve çeşitli evlerde oturan insanlardan müteşekkil yerleşim birimidir.
Şöyle ki: Şehir, sözü edilen ilişki açısından tek bir şahıs (hükmünde) olup, birimlerden ve sosyal bir yapıdan meydana gelir. Çeşitli birimlerden meydana gelen her şeyin, madde ve suretinde çözülmelere, yapısında hastalığa maruz kalabilmesi kaderidir. Hastalıktan maksat, halihazırdaki haline nispetle başka bir durumun o topluma daha uygun olmasıdır. Keza toplumlar, hasta olabilecekleri gibi sağlıklı da olabilirler.
Devamı: https://www.yenisafak.com/yazarlar/omer-lekesiz/bir-iktidar-kirgini-mehmet-akif-2064980
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.