Benim kuşağımın romantik devrimciliğini adeta bir utanca dönüştüren Hama katliamından bu yana İran'ın yaptığı politik tercihlerin bir listesini yaptığımızda, onun kendi milli çıkarlarını ümmetin çıkarlarından daima önde tuttuğunu görürüz.
Bunun İran'ın 1979'dan beri devam eden olası bir saldırı karşısındaki yalnızlık paranoyasından beslendiğini söylemek mümkün olabildiği gibi, onun kendine özel -tarikat tarzındaki- bir İslam anlayışını ırkçılık anlayışıyla sıkı sıkıya bitiştirmesinden kaynaklandığını söylemek de mümkündür.
Sonuç değişmemekte, her iki durum da İran'ın halkı Müslüman olan ülkelerle ilişkisinin aşırı politik (hesapçı), dünya Müslümanlarının sorunlarıyla ilgili tutumununsa aşırı pragmatist oluşunu pekiştirmektedir.
Dolayısıyla bu noktalarda İran'a itiraz etmek, onu son Mısır ve Suriye olaylarındaki aymaz, sanki birşey olmamış gibi rahat tutumundan dolayı eleştirmek Müslümanların derdini dert edinen herkesin hakkıdır.
Yazının devamı için: http://yenisafak.com.tr/yazarlar/OmerLekesiz/itirazimiz-irana-mi-siaya-mi/39289































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.