Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri bir nutk-u şerifinde:
Günler gelip geçmektedir
Kuşlar gibi uçmaktadır
Ehl-i fesâdın yeri nâr
Ehl-i vefâ uçmaktadır
diyordu. Rasim Ağabey göçeli (23 Temmuz 2022) iki yıla yaklaşıyor. Günler kuşlar gibi uçmuş. Biz, kendileri yukarıdaki son mısranın mazharı olarak kabr-i şerifinin penceresinden uçmaktaki makamını seyretmektedir kanaatindeyiz. Dünyanın her yerinde can dostları olduğu fikrindeyiz. İhtimâl ki Maraşîler önde gelir.
Rasim Ağabeyle de tanışmamız diğer pek çok azizan gibi Fehmi Kuyumcu Ağabey vasıtasıyla olmuştur. 1976 yılı olmalı. Ankara Hukuk Fakültesi’nde okuyoruz ve aynı zamanda Emekli Sandığı’nda memuruz. Bir taraftan da kitaplara ve şair-yazarlara meraklıyız. Fehmi Ağabey de o işlerin üstadı. Kitap ve insan sarrafı, ariflerin eğitiminden geçmiş, Kuddûsî Divanı okumuş, Dede Paşa Bayburdî, Abdürrahim Reyhan Erzincanî gibi birçok merdân-ı Huda sohbeti dinlemiş bir zât-ı şerif. Bizi Rasim Ağabeyle de tanıştırdı. Ondan sonra Rasim Bey’i daha dikkatli okur ve dinler olduk. Okuma yazmaya öncelik vermesinden dolayı İstanbul Hukuk Fakültesi’ni uzatmalı bitirmiş. Sınava girdiği derslerden yüksek notlar alıyormuş. Bir an evvel diploma alma gayesi olmadığından mezuniyeti gecikmiş vs.
Bu esnada Fethi Gemuhluoğlu, Necip Fazıl Kısakürek ve Sezai Karakoç merhum üstadlar ile dostlukları devam ediyormuş. Sezai Bey yazı yazıyor, neşredecek yer bulamıyormuş. Rasim Ağabey de buna üzülüyormuş. Aklına İstanbul’daki Maraşlı bir şirket sahibinin yayınlanan dergisi gelmiş. Sezai Bey’e bunu söylemiş. Fakat Sezai Bey, şirket sahiplerinin farklı dünya görüşüne sahip olduklarına muttali olup, “Rasim, ama biz Müslümanız. Onlar bizim yazılarımızı neşretmez, edemez” demiş. Daha sonra Diriliş ve Büyük Doğu mecmualarının yayını başlamış. Bu kıymetli insanlar birbirine “fart-ı muhabbet” yani aşk derecesinde bağlılar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.