Oruç ibâdetini yerine getirmeye milletimiz “oruç tutmak” der. “Tutmak” fiilinin kullanıldığı mânâların miktârına baktığımızda milletimizin bu tercîhiyle oruç ibâdetinin gönlündeki zenginliğini göstermek istediğini düşünmeden edemeyiz.
Kubbealtı Lugati “tutmak” fiilinin tam elli dokuz farklı mânâda kullanıldığını yazmış. (Bakınız: http://lugatim.com/s/TUTMAK)
Bunlardan bir kısmını mübârek orucumuzla birlikte düşünmek tefekküre pencereler açacaktır. Öyle görünüyor ki bizim orucu tuttuğumuzdan daha fazla oruç bizi tutmaktadır.
Elle kavramak, elde bulundurmak, eline almak: Oruç da bir ay boyunca bizi müşfik ellerine alır, başka ellere, kötü niyetli ellere bırakmaz. Oruç, ellerimizi sıkıca kavrar ve bizi Allah ve Resûl’ünün yolunda sâbit-kadem tutar.
Elle dokunmak: Oruç, bizim yüreğimizin en derin yerine dokunur. Dokunur da orada güller, lâleler açtırır. Orucun elinin değdiği yer gül gülistân olur, îmânın ıtırları yayılır orada.
Devamı: https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/ahmet-talib-celen/oruc-tutar-35684.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.