Şiir, şair sayısınca tanımlanabilecek edebî bir tür olarak milletlerin kuruluş metinlerinden biridir. Şiir, dilin en iyi kullanıldığı/kullanılması gerekli bir tür olarak, o dilin anlam dünyasını ortaya koyarken, anlam zenginliğine dair vurgular da taşımaktadır. Şiiri zengin bir milletin anlam dünyası da zengindir. Kurucu bir tür olması nedeniyle milletler, şiir dilinden unsurları hayatlarının her safhasına dâhil etmiş, beşikten mezara değin şiirden istifade etmiş, kimi zaman da milli marş olarak alıp, bestelemişlerdir. Dolayısıyla şiir, salt bir millet için değil, dünya milletleri için büyük öneme sahip bir tür olarak geçmişten günümüze varlığını gerek sözlü gerekse de yazılı bir biçimde sürdürmüştür.
Şiir, şairiyle bilindiğini gibi, şair de şiiriyle bilinebilir. Bazı şiirler, şairlerini geride bıraktığı gibi, bazı şairler de bütün şiirleriyle geçmişle, şimdiyle ve gelecekle bağlantılar kurarak, şiirini deyim yerindeyse bir binayı inşa eder gibi tuğla tuğla örerek ortaya koymuş, her bir şiiri bina ettiği o yapının ayrılmaz bir parçası olmuştur. Bu şairlerden biri Sezai Karakoç’tur. Sezai Karakoç, yazdığı şiirleriyle bir şiir adamdır. Çağına karşı sorumluluk bilinciyle kendini inşa edip, inşa ettiği kendilik ile geniş bir coğrafyaya aynı dert ve minval ile seslenen bir nidacıdır. O, şehre koşarak gelen adamın sesinin yankılarını en ücralara kadar ulaştırmayı, hatta kimi zaman bir alpinist gibi zirvelere taşımayı kendine amaç eden bir aksiyon adamdır. İnsan kalmanın, erdemli olmanın, sorumluluk sahibi olmanın, değerlerin ve ilkeli olmanın frekansıdır. Yazdığı şiir de bu frekansın birer yansımasıdır.
Sezai Karakoç’un şiiri; Başaran’ın ifadesiyle “tarihsel bir kesintiye ve hafıza kaybına uğrayan insana hakiki ve aşkın bir yol haritası sunabilmiş bir şiirdir. Nasıl inançta, aşkta bir ruh varsa gelenekte de bir ruh vardır. Sezai Karakoç için asıl mesele geleneği bu ruhla birlikte sürdürebilmektir. Karakoç, çağa, zamana, âna damgasını vuracak o ‘modern dili’ işte bu ruhla kaynaştırır. Ona göre yapılacak yenilik de, çoğu kez görüldüğü gibi, biçimde olan yenilik değil, ruhta yeniliktir. Ama bu yenilik, esasta, geleneğe karşı olmak değil, belki onun bıraktığı noktadan alıp ileri götürmektir şiiri.” (Başaran, 2020). Ruh ve beden, zahiri ve bâtıni anlamı bir araya getiren bir tür bilinçlilik halinin yansımasıdır Karakoç’un şiiri. Karakoç, Türk şiirinin büyük ustalarından, kurucu ustalarından biri olduğu gibi “şiirde büyük dönüştürücülerdendir” (Erdoğan, 2022) de. Hem şiirleri hem de fikri metinleri tek bir ana eksen üzerinde birleşir: Diriliş ekseni.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.