Rum lider, açılış konuşmasında, Türk ve Rum kesimleri için ayrı bir kıta sahanlığının olmadığını ve , Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kıta sahanlığının söz konusuolduğunu ifade ederek , kendince, KKTC'nin varlığı ve meşrutiyetini bir kerre daha inkar etme yoluna gitmiştir. Sonra da, "Türkiye'nin Kıbrıs Türk Devleti'ne sahip çıkmaması, geçtiğimiz yıllarda yapılan referandumda Türk tarafının birleşme yönünde tavır belirlemesi ile neticelenmiştir... Türkler bu birleşmeye hazırdı..."demiştir. "Kıbrıslı Türklerin gözü kapalı olarak Rumlarla bir olmaya evet diyebilmesi,19 83 yılındaki bağımsızlık ilanından beri yalnız bırakılmalarındandır" diyerek Türk hükümetinin tutumunu yermiştir. Türkiye ve Türk tarafı için söylenen sözler dikkatle irdelenmelidir.
Hristofyas, GKRY'I överek, "adanın diğer bölgesinde kurulan Rum devleti, adanın sadece kendi tarafının değil, adanın tek hâkimi olarak kabul görmektedir" şeklinde konuşarak, Türkiye'ye meydan okumuştur. Bu diplomatik durum mutlaka düzeltilmelidir.
Rum lider yaptığı ilk konuşmada "AB dönem başkanıyız ama topraklarımız halen işgal altında" diyerek doğruluktan çok uzak olan ifadelerle,dinleyenleri yanıltmaya çalışmıştır. Hristofyasın "işgal altında" dediği olay, uluslararası anlaşmaların şartlarına dayanılarak gerçekleştirilmiş olan 1974 "Kıbrıs Barış Operasyonu" dur. Üstelik bu aynı antlaşmayı imzalamış olan Ingiltere ve Yunanistanın da davet edildiği ama birer bahane ile gelmedikleri operasyondur.Rum lider, işi daha da ileri götürerek, Kıbrıs adasının Türk bölgesini koruyan ve KKTC Türklerinin can ve mal güvenliğini sağlayan Türk askerini "işgalci" olmakla suçlamaya kalkmıştır.
Bu yanıltıcı tutuma sadece hükümet olarak değil, bütün bir millet olarak, yazarlarımız, akademisyenlerimiz, siyasilerimizle, top yekun karşı çıkmak gerekmektedir. En yüksek sesle doğrular, dünya'ya ilan edilmelidir. Türkler sessiz kaldıkça, Avrupa , çığırtkan tarafın doğru ve haklı olduğuna inanma eğilimine girmektedir.
Hristofyas daha sonra hızını alamayarak "Tıpkı Ermeni olayı karşısında takınılan tavır ile bugün bir yalan denen şeyin, dünyanın pek çok ülkesinde kabul görmesine engel olunamadığı gibi... ..Tıpkı, komşuları ile sıfır sorun diyerek harekete başlayan ama bugün tek komşusu kalmayan bir dış politika anlayışı gib" diyerek Türk dış politkasını yerden yere vurmuştur. Uzun şikayetlerden sonra Hristofyas," Dönem Başkanlığı ve Kıbrıs Cumhuriyeti olarak Türkiye'nin üyelik sürecine destek vermek ve bu konuda onlardan yana pozisyon almaya hazırız. Bu, elbette Türkiye'nin AB'ye ve bize karşı sorumluluklarını yerine getirmesi önkoşuluyla olabilecek birşey." diyerek bir de pazarlık kapısı aralamıştır.Sözü, "AB üyeliğinin fiyatı Kıbrısı satmaktır" a getirmiştir. " Böyle bir küstahlığa izin ve zemin verilmemelidir.
AB başkanlığı dönemi sırasında yani 6 ayda tam 700 toplantı gerçekleştirmek zorunda olan dönem başkanı bunu yapamayacak kadar zayıf olduğundan Danimarka ve diğer ülkelerden ekonomik yardım istemiş ve destek almıştır.
• Sadece ekonomik olarak değil aynı zamanda deneyim ve bilgi bakımından da fevkalade zayıf olan GKRY yine Danimarkanın yardımına güvenerek işe başlamıştır.
• Kendisi ekonomik krizin eşiğinde olan GKRY lideri Hristofyas, Avrupa da ki krizi herkesten daha iyi anladıklarını söylemiş ama bu konuda neler yapacaklarını söylemekten imtina etmiştir
• AB den aldığı mali yardımlarla 140 sayfalık bir broşür hazırlıyarak Türkler aleyhine kara propagandaya başlayan Rumlar, yine yapmayacaklarına söz verdikleri herşeyin tam tersini yaparak dönemi açmışlardır.
• Aynı gün İsrail ile yaptıkları anlaşmaları da parlamentolarında onaylayan Rum kesimi, kendilerini fazlasıyla güvende ve mutlu hissetmektedirler.
• Türkleri tahkir edecek tarz ve konuşmalardan hiç çekinmemişlerdir. Nevar ki bütün bunlar yapılırken sürekli AB'nin arasına saklanmaktan da vazgeçmemektedirler.
• Sözle, sanatla, dışarıdan gelen yandaşlar (aynen Lord Byron'un Yunan ihtilaline gelişi gibi) yolu ile verilen mesajlarla, olumsuz, küstah ve düşmanca hazırlanan bu merasimle Rum kesimi "AB dönem başkanlığına" başlamıştır.
• Türkiye, herşeyden önce, Suriyede ki ve Irakta ki durumları tahlil etmeli Yunanlıların hareketlerini takip etmeli ve Rum kesimi ile Doğu Akdenizde anlaşmalara giren çeşitli devletleri tetkik etmeli ve her yönü ile bir harekete hazır olmalıdır.
Atalarımız, "Hazır ol Cenk'e, ister isen Sulh u Salah" demişler. Yani, "Barış ve Huzur istersen, Savaşmaya hazır olmalısın". Komşuların çığırtkanlığına bakılacak olursa.....Atalarımız doğru söylemişler.
07.07.2012 Milli Gazete






























Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.