• İstanbul 17 °C
  • Ankara 19 °C

Pendik Edebiyat Festivali Başladı

Pendik Edebiyat Festivali Başladı
TYB İstanbul Şubesi ve Yazı/Şiir Atölyesi’nin katkılarıyla Pendik Belediyesi'nin ev sahipliğinde yoğun bir katılımla gerçekleştirilen Edebiyat Festivali’nin açılışı usta edebiyatçılar eşliğinde yapıldı.

Festival’in “Onur Konuğu” olan Türkiye Yazarlar Birliği Şeref Başkanı D. Mehmet Doğan, etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştirdi. Şehir ve edebiyat ilişkisinin zaman içinde farklılaştığına dikkat çeken Doğan, şunları söyledi:

Edebiyat Toplumun Özüdür

“Bu yıl ilki yapılan Pendik Edebiyat Festivali, şehirlerimize ve belediyelerimize en yakışan faaliyetlerden en önemlisi. Edebiyat esasında bir toplumun özü mesabesinde bir söz ve yazı sanatıdır. Bu öz üzerinden milletler kendilerini tanımlar. Bugün bir millet olarak aynı sevinçler, aynı üzüntüler hepimizce paylaşılıyorsa bu, geçmiş asırlara dayanan zengin edebiyatımızın bize kazandırdığı özelliklerdendir. Edebiyatın, edep kökünden geldiği bilinir. Edep ve davet kelimelerini bir arada taşır. Aslında her edebî eser bizi bir şeylere davet eder. Neye davet ettiği davetçisine bağlıdır ve davetçiler bunun yönünü, tarzını ve derinliğini belirler. Hiçbir edebî eser boş değildir. Arka planının tamamen boş olduğu düşünülen eserlerin bile bir tarzı ve görüşü vardır. Bu festivalin davetlisi olmaktan edebiyat camiası adına şeref duydum. Yine edebiyat camiası adına beni heyecanlandırdı ve sevindirdi.”

Müstesna İsimlerle Edebiyat Şöleni

TYB İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı’nın yönetiminde gerçekleşen “Şehir ve Edebiyat” başlıklı açılış oturumunda İhsan Fazlıoğlu, Hasan Akay, M. Fatih Andı, A. Ali Ural konuşmacı olarak yer aldı. Edebiyat Festivali’nin bütün şehirlere yakıştığını ifade eden Bıyıklı, Pendik’te böyle bir etkinliğin heyecanla karşılandığını ifade ederek şunları söyledi:

“Bugün tarihî bir ana şahitlik ediyoruz. Son derece önemli isimlerle beraberiz. Başka festivallerde ve başka şölenlerde görmeyeceğimiz o birlikteliği ve birikim Pendik’te bir araya geldi. Yerel yönetimlerin kültür sanat politikalarını bu dönemde daha güçlü belirlemeleri ve uygulamaları gerektiğine inanıyorum. Şehrin kültür hayatının canlanması ve diri kalması, kültürel faaliyetlerle sağlanmaktadır. Bu faaliyetler sayesinde gençlerimizin ve çocuklarımızın kültür sanata olan ilgisi artmaktadır. Bu manada Pendik Belediyesi, kültürel belediyecilikte öncü bir rol üstlenmektedir. Pendik Belediye Başkanı’mız Sayın Ahmet Cin’e bütün edebiyatçılar adına teşekkür ediyoruz. Edebiyatın birleştiriciliği, iyileştiriciliği merkezinde yapılan festivalin Pendik’imize hayırlı olmasını diliyorum.”

Ne Seninle Ne de Sensiz

Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Fatih Andı, “Kentin Ritminden Tabiatın Ritmine Modern İnsanın Özleri” başlıklı konuşmasında, şairlerin gözünden kent algısına dair örnekler verdi. Geçmişten günümüze Türk şiirlerinden şehir ve kent ilişkili önemli mısraları yorumlayan Andı şöyle konuştu:

“Ahmed Midhat Efendi, Mehmed Âkif, Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Cemal Süreya, Erdem Bayazıt gibi şahsiyetler şehir konusunu işlemiştir. İnsanoğlunun maddi dünyada ortaya koyduğu en büyük, en kapsamlı, kuşatıcı ve fiziksel oluşum şehirdir. Her şehir bir kültür ortaya koyar. Kendisini oluşturan zihinsel kapasitenin, maddi ve manevi çabanın toplamıdır. Şehrin dili vardır. Şehir bir lisandır. Şehrin dışında insan tabiatın ritmine esirdir. Bu sebeple şehir adeta yaşayan bir organizmadır. Her şehrin bir ruhu vardır. İslam medeniyeti, bir ruh imar eder şekilde çok önemli şehirler inşa etmiştir. Modernizm geleneksel şehirlerin bu ruhunu yok etmekle işe başlar. Bozuluş sırayla dilde, taşıdığı değerlerde, bu değerleri oluşturan gözde, hikmet idrakinin değer yapıcı ve koruyucu niteliklerinde meydana gelir. Modern şairin kent karşısındaki tutumu ise, tam anlamıyla ‘ne seninle ne de sensiz’ ilişkisi etrafında şekillenir.”

‘Körün Parmak Uçları’

Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi öğretim üyelerinden Hasan Akay, “İstanbul Körleşmesi” başlıklı konuşmasında A. Ali Ural’ın bir şiirinden mülhem “Körün Parmak Uçlarıyla Şehre Dokunmak” göndermesi etrafında bir konuşma yaptı. Şehirlerin kaybedildiğini vurgulayan ve konuyu modern Türk şiiri üzerinden değerlendiren Akay, şunları söyledi:

“Bugünün şairi eski şiirlerdeki konuşmuyor ve şehre onlar gibi bakmıyor. Hatta şehre bir cevap olarak değil bir soru olarak yaklaşıyor. İstanbul fazıl bir şehirdir. Fıtratı ve tabiatı yapıbozumuna uğramıştır ve bu bir rastlantı değildir. Hepimiz şehir denen bir gemideyiz. “İstanbul bir İslam şehridir.’ demişti İnalcık Hoca. Körleşme, şehre bakıldığında artık aslından başka bir şey görülmesi demektir. Bazı metinlerin dedikodu ve lakırdıdan ibaret olsa da şiir sanılması gibi… İnsanda insanlığın, tabiatta tabiatın gözükmemesi gibi… Ancak bir kıyamet aşısı bu kargaşayı ve bozulmayı önleyebilecektir.”   

Şehir Simyacısı Şair

Şair yazar A. Ali Ural, “Bir Şehir Simyacısı Olarak Şair” başlıklı konuşmasında, şairin bakışıyla yorumlanan İstanbul’dan ve şehre kalem yoran Cahit Sıtkı, Ahmet Haşim, Ziya Osman Saba, Sezai Karakoç, Necip Fazıl gibi şairlerden bahsederek şunları söyledi:

“Şairler, varlıkları görünen hallerinden görünmeyen hallerine çeviren imge simyacılarıdır. Gözleriyle yaparlar bunu, zira görmek yazmaktan öncedir. Düşüncelerimiz ve inançlarımız nesneleri görüşümüzü etkilemektedir. Filtrelerimizden geçen her resim geçtiği esnada değişime uğrar. Bir imge yeniden üretilmiş görünümdür. Her görme biçiminde bir imge yatar. Bakırı simyacılar değil, şairler altın yapar. Şairler gönülle şehri yan yana getirmiştir. Bir yandan şehir yapılırken bir yandan da insan inşa ediliyor. İnsan inşasının ihmal edildiği şehir, olsa olsa harap bir şehirdir. Şair ise, olmayan şehirler inşa edebilir.”  

‘Fazıl Şehirleri Kamil İnsanlar Kurar’

Bilim tarihçisi ve yazar İhsan Fazlıoğlu, “Tefessüh Sarmalında Şehri Edep ile Kurmak, Edebiyat ile Yıkmak” başlıklı konuşmasında şehri temellendiren fikri ve insani yapılanmayı ortaya koyarak şunları söyledi:

“Fazıl bir şehir, ancak kamil bir insan tarafından kurulur. Şehir ifsad olsa da müfsidi vardır. İnsan üstüne konuşmadan şehri anlamak çok zor. Türk medeniyetinin en büyük başarısı, Fars şehir anlayışıyla İslam medinesini, daha büyük ölçekte Mezopotamya medinesini birleştirme becerisidir. Edep şehri inşa ettiği gibi edebiyat şehri yıkar. Medine anlamındaki şehir, yasa, hukuk ekseninde adalettir. Merkezi otoriteyle yargıdan doğan adaletin birleşimi Türk şehrinde meczolmuştur. İnsan varlığını sürdürmek için kâinatı âleme dönüştürmek zorundadır. Bunu da ancak ilimle yapar. Temeddün etmek zorundasınız. Eğer temeddün edemezseniz yani Medineleşemezseniz, tefessüh yani çürüme yaşarsınız. Tefessühe düşmemek için dengeyi korumak zorundasınız.”

Yaklaşık bir hafta sürecek edebiyat şöleni, birbirinden değerli edebiyatçıları ağırlayacak. “Edebiyat Şehri, Medeniyet Şiiri”, “Romanlarda İstanbul”, “Asırların Aynasında İstanbul”, “Şiirlerde İstanbul”, “Hikâyelerde İstanbul” başlıklı söyleşi ve konferansların yapılacağı altı günlük etkinlikte, musiki ve şiir dinletilerine de yer verilecek. Bütün etkinliklere katılım serbest.

1-(1).jpeg2-003.jpeg

Bu haber toplam 1223 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim