Bu oldu bittinin tuhaf serencamı kimsenin dikkatine değecek kıymet bulamıyor. Mihenk taşı kırıldı; sapla saman birbirine karıştı, derenin suyunun çoktandır dibi görünmüyor.
Menhir, sözü çoğaltmadan söylemek gayesiyle bir araya gelen bir grup genç yazar ve şairin mütevazı bir teşebbüsü olarak merhaba dedi okuyucusuna. Menhir okuyucuya ne geçmişten ne de gelecekten sesleniyor. “Türkçe denen er meydanına ağırbaşlı ve lafı çoğaltmayan, menhir gibi görünen bir dergi dikme” maksadını baştan ilan ediyor.
Menhir; mezar taşı olarak yontulduğu düşünülen dev taşlara verilen bir isim olarak bilinir. Büyüklükleri sebebiyle sanki canlıymışlar gibi halk masallarına konu olmuştur. Menhir; bazı efsanelerde doğan, büyüyen, ağlayan bir arketip olarak kullanılmıştır. Aslında gelip geçici şu âlemde geride anlamlı bir cümle bırakma çabasının taştan giydiği elbisedir menhir.
Farklı dünyaları Türkçenin ve sağduyunun kanunlarına tâbi bir galakside buluşturmayı amaç edindiğini deklare eden derginin Genel Yayın Yönetmenliğini şair Hasan Kocabaş üstlenirken editoryal sorumluk Abdullah Veli Uçar’a ait. Zamane takıntılarından uzak ve savunduğu inançlarda ısrarcı olduğunu açık bir şekilde deklare eden derginin günümüz edebiyat anlayışına eleştirileri var.
Devamı: https://www.dunyabizim.com/dergi/pesrevsiz-bir-dergi-menhir-h49766.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.