Ancak emperyalist güçlerin hiç de insani duygu ve düşünce ile hareket ettiğini zannetmiyorum. Bugüne kadar gerçekleşen müdahaleler, işgal edilen yerlere barış ve huzur getirmedi. Tersine, yıllara sari bölünmüşlüğe, kan ve gözyaşına neden oldu. İşte son Afganistan ve Irak örnekleri ortadadır. Sözde demokrasi, insan hak ve hürriyetleri için saldırılan ve işgal edilen bu topraklara, aradan geçen yıllara rağmen barış ve huzur gelmediği gibi; bu topraklarda bölünme, parçalanma, şiddet, güvensizlik ve hukuksuzluk hakimiyet kazandı.
Emperyalist güç, net bir şekilde kendi çıkarları için Orta Doğu'yu ve yakın bölgelerini dizayn etmeye devam ediyor. Menfaatleri gerekli kıldığında ve zamanı da uygun gördüklerinde, insan hak ve hürriyetlerinden dem vuruyorlar, ama tersi durumda sessizliğe bürünüp sadece kınama ile yetiniyorlar. Yakın tarihe baktığımızda, bu şekilde farklı yüzleri sıkça görmek mümkündür.
Müslüman toplumlar eziyet çekmeye devam ediyor. Canlar kaybediliyor, yanıyor, aileler, topluluklar ve toplum dağılıyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin etrafı yangın yerine döndü. Sıranın kime geldiği konuşuluyor. Devletlerin sözde bağımsızlığı ve egemenliği var, ancak Birleşmiş Milletler altında veya Irak örneğinde olduğu gibi Birleşmiş Milletler'e dahi gerek olmaksızın, yakın zamanın modası olan “kimyasal silah” bahanesi ile ülkelere ve düzenlerine müdahale etmeyi kendilerine hak görenler var.
Bu şartlarda, Orta Doğu ve Orta Doğu'nun etkisiyle Anadolu ve İran'a uzanan Müslüman coğrafyaya huzurun gelmesi zor görünüyor. Kardeşi kardeşe kırdırmaya devam eden emperyalist güç, yine para, silah, petrol ve diğer saiklerle müdahaleye hazır. Görünürdeki gerekçe ise, her zaman olduğu gibi insan hak ve hürriyetlerinin korunmasıdır.
Suriye'nin meşru Hükümetinin kimyasal silah kullanıp kullanmadığı hususunda net tespitine ihtiyaç dahi duyulmuyor, aksini söyleyen ve kanıt gösterenler de dikkate alınmıyor. Suriye'yi; bölgesel çıkarlar uğruna Sünni, Alevi, Kürt ve Dürziler olmak üzere dört bölgeye ayırmaya ve Irak durumuna dönüştürüp sırası ile İran ve Türkiye'ye uzanmaya çalışan emperyalist gücün amacının ne olduğu biliniyor: Yeni ülkeler, yeni özerk bölgeler ve yeni coğrafi dizayn, yeni para, yeni güç ve yeni hareket alanları.
Uluslararası Toplumda “hukuk” yok, “güç” var derken, bu nitelendirmenin doğru olup olmadığını, kimin haklı, kimin haksız, kime müdahale edilmesinin vaktinin geldiğine ilişkin kararın ne derece keyfi verildiğini düşünerek tespit etmek mümkündür. Çünkü basın-yayını kontrol eden güç, gerçekler ne olursa olsun kurguladığını ve göstermek istediğini kamuoyuna sunuyor.
Yine olan olacak; kim, ne kadar itiraz ederse etsin, Büyük Abinin dediği olacak. Türkiye Cumhuriyeti'nin menfaatleri ile uyumlu olduğu veya Suriye'deki zulme müdahale için yapılan talebe mi evet denilecek? Cevap elbette hayır. Mısır'da değil, ancak Suriye'de çıkarlarına öyle uygun düştüğü ve zamanı geldiği için, tepki göstermesi gereken güçlü devletler ayağa kalktı.
Unutmayalım; Suriye'ye biz istediğimiz için müdahale edilmeyecek, emperyalist güçlerin çıkarları öyle istediği için olacak. Çünkü Mısır örneği ortada. Herkesin bir hesabı olabilir. Umarım bu hesaptan insanlık galip çıkar. Müslüman coğrafyası tek sesliliği, birliği, beraberliği sağlamadığı, bilgiyi elde edip ortak bilince ulaşmadığı sürece, emperyalist güçlerin tehdit, tehlike ve müdahaleleri her zaman gündeme gelecek, parçalanma ve düzensizlik korkusu terk edilemeyecek gözüküyor.
Ya bu emperyalist gücün yolu Türkiye'ye düşerse, ya bir gün önümüze Irak, Suriye ve müdahale edilen diğer ülkelerde olduğu gibi, birçok yalan ve bahane dolu gerekçeler ortaya koyulup, Ülkemizi karıştırmak isteyen güç uluslararası müdahaleyi gündeme taşırsa ne olacak? Çünkü ellerinde emsal müdahale örnekleri var! Herkes, “Hayır, biz Birleşmiş Milletler ve NATO üyesiyiz, güçlüyüz ve dimdik ayağa kalkmasını biliriz.” diyebilir. Bu tür bir cevapla rahatlamak mümkün değil. Hızla ilerleyen süreçte hangi ülkenin başına neyin geleceği bilinmiyor. Çok dikkatli olmak gerekir.
Allah yardımcımız olsun.
29.08.2013 Haber 7































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.