• İstanbul 18 °C
  • Ankara 15 °C

Prof. Dr. Taşdemir: Gazze’de savaş suçu işleniyor

Prof. Dr. Taşdemir: Gazze’de savaş suçu işleniyor

Türkiye Yazarlar Birliği Ankara Şubesi tarafından düzenlenen konferansta konuşan Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Taşdemir, İsrail’in Gazze’ye işgalinde savaş sucu işlediğini, insani hukuku çiğnediğini söyleyerek, katliamların durdurulması için bireysel boykotların, sivil toplum tepkilerinin ve ülkelerin yaptırımlarının eşgüdümlü uygulanması gerektiğini ifade etti.

Konferansta bir konuşma yapan TYB Ankara Şube Başkanı Mehmet Sait Uluçay, günümüz dünyasında barış ve istikrar her zamankinden daha büyük bir ihtiyaç haline geldiğini belirterek, “Ancak tarih boyunca çeşitli olayların ortaya çıkardığı mesafeler, bu hedefe ulaşmayı zorlaştırmaktadır. İsrail-Gazze Savaşı, bu tür çatışmaların trajik bir örneğini sunmaktadır. Bu savaş, İsrail ve Gazze Şeridi arasında uzun yıllara dayanan siyasi, toprak ve insan hakları sorunlarının bir sonucu olarak ortaya çıktı. Taraflar arasındaki tarihi gerilimler, farklı kültürlerin ve inançların çatışmasının yanı sıra, toprak meseleleri ve insani krizler gibi karmaşık faktörlerle derinleştirilmiştir.” dedi.

 

Savaşın çıkış sebebinin İsrail’in Gazze Şeridi'nin sıkı abluka altına alması,  yerleşim yerlerini işgal etmesi, insanları bölgeyi terk etmeye zorlaması olduğunun altını çizen Uluçay, şunları söyledi: “ 2007'den beri Gazze Şeridi, İsrail tarafından uygulanan sıkı bir abluka altında yaşamıştır. Bu durum, Gazze'deki insanların temel ihtiyaçlarını karşılamalarını zorlaştırmış, ekonomiyi bitirmiş ve insani krizlere neden olmuştur.”

7 Ekim’de başlayan savaşta İsrail’in savaş suçu işlediğini ve soykırım uyguladığını belirten Uluçay, “Savaşın başlamasıyla birlikte, bölgedeki çatışma daha da derinleşmiş ve siviller arasında büyük acı ve kayıplara neden olmuştur. Bölgede soykırım uygulanmaktadır. Batılı Devletler, insan hakları ihlalleri ve savaş suçları iddiaları karşısında suskunluğuna devam etmektedir. İslam ülkeleri arasında da bir dayanışma ruhu ve güçlü bir tepki ortaya konulmamıştır. Yüreklerimizi kanatan bir vahşet yaşanıyor. Üzgünüz. Bireysel boykotlar önemli. Ancak devletler de ciddi yaptırımlar ortaya koymalıdır.” şeklinde konuştu.  

TYB Ankara Şube Başkanı Mehmet Sait Uluçay’ın açış konuşmasından sonra Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Taşdemir, “Uluslararası Hukuk Açısından 2023 Gazze Savaşı: Uluslararası Hukukun Cehennemi” konulu konferans verdi.  Filistin sorunun tarihsel arka planını anlatan Prof. Dr. Fatma Taşdemir, “İngiltere ve Fransa 1916 Sykes-Picot Anlaşması ile Osmanlı İmparatorluğunun Ortadoğu’daki topraklarını paylaşmışlardır. Bu tarihten sonra Ortadoğu’ya barış gelmemiştir” dedi.

2 Kasım 1917 tarihli Balfour Deklarasyonu ile Yahudi halkı için Filistin’de bir devletin kurulmasının öngörüldüğünü,  Nisan 1920’de San Remo Konferansı ile Filistin’in İngiltere’nin manda yönetimi altına konulduğunu, Yahudi göçlerinin başladığını belirten Prof. Dr. Taşdemir, “Nitekim 1922’de bölgede Filistinliler 700 bin, Yahudiler 93 bin civarında bir nüfusa sahipken, göçler sayesinde 1936’da Yahudilerin nüfusu 382 bine ulaşmıştır. 14 Mayıs 1948’de Filistin’deki İngiliz manda yönetiminin sona ermesinden birkaç saat önce David Ben Gurion liderliğinde ‘Yahudi Milli Konseyi’ yayımladığı bir Deklarasyonla İsrail devletinin kurulduğunu ilan etmiştir. İsrail devletinin kuruluşunun ilanından birkaç saat sonra 14-15 Mayıs 1948 gecesi 1. Arap-İsrail savaşı başlamıştır. Savaşın galibi İsrail devleti olmuş, BM tarafından kendisine tahsis edilen topraklardan yüzde 3 daha fazla Filistin toprağına sahip olmuştur.  750 bin Filistinli ise mülteci konumuna düşmüştür. Bu savaş  ‘Büyük Felaket’ olarak anılmıştır.” dedi.

1967 tarihli 6 Gün Savaşı Arap dünyası için yine tam bir hezimetle neticelendiğini, savaş sonunda İsrail’in Batı-Şeria, Gazze Şeridi, Golan Tepeleri, Sina Çölü ve Doğu Kudüs’a işgal ettiğini, Yom Kippur Savaşı’nda da Arapların yenildiğini anlatan Prof. Dr. Taşdemir, Camp David görüşmeleri sonunda Mısır’ın ‘Arap düşmanlık çemberinden’ ayrıldığını kaydetti. 1988’de sembolik açıdan Filistin devletinin ilan edildiğini ve Türkiye’nin bu devleti tanıdığını bildiren Prof. Dr. Fatma Taşdemir, “1993 yılında imzalanan Oslo Anlaşması ile FKÖ, İsrail’in bölgede var olma hakkını tanırken, İsrail de FKÖ’nün Filistin halkının meşru temsilcisi olduğunu kabul etmiştir. BM Güvenlik Konseyi Mart 2002’de ilk defa iki devletli bir çözümü desteklediğini açıklamıştır. Filistin davasının efsane lideri Yaser Arafat 34 ay ev hapsinde tutulmuş ve 11 kasım 2004’de zehirlenerek öldürülmüştür. 2005’de İsrail Gazze Şeridi’nden göstermelik bir şekilde ve yerleşim yerlerini kaldırmıştır.  İsrail Gazze’ye sıkı kara, hava ve deniz ablukası uygulama başlamıştır” şeklinde konuştu.

2006’da Filistin’de yapılan seçimlere katılan HAMAS’ın 132 sandalyeden 78 tanesini kazanmasıyla yeni bir sürecin başladığını, HAMAS’ın Ortadoğu’da anahtar bir oyuncu haline geldiğini, 2007’de El-Fetih ve HAMAS arasında Gazze Şeridi’nde başlayan liderlik tartışmalarının taraflar arasında çatışmaya dönüştüğünü anlatı. Prof. Dr. Fatma Taşdemir, bu süreçte İsrail’in Dökme Kurşun başta olmak üzere birçok operasyon düzenlediğini, bu operasyonlarda uluslararası insancıl hukuk kurallarını ciddi şekilde ihlal etmiştir. bu ihlallerin BM İnsan Hakları Komisyonu tarafından tespit edildiğini söyledi. 2010’da başlayan Arap Baharı sürecinde Filistin konusunda önemli gelişmeler yaşandığını, bu süreçte ilk olarak 29 Kasım 2012’de BM Genel Kurulu’nda yapılan oylamada Filistin’in ‘BM’ye üye olmayan gözlemci üye devlet’ statüsü tanındığını, ikinci olarak da Filistin’in Nisan 2015’de Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne(UCM) resmen taraf olduğunu belirten Prof. Dr. Taşdemir, İsrail’in BM’nin kararlarını uymadığını, saldırıları daha sonrada sürdürdüğünü, 47 yıl sonra İsrail asker ve polislerinin postallarıyla Mescidi Aksa’ya girdiğini ve plastik mermiler, gaz bombalarıyla Filistinlilere saldırdığını, bu saldırıların artarak 2023 yılına kadar devam ettiğini aktardı.

6 Ekim Hamas-İsrail Savaşı’nda 4 bin 104 çocuk, 2 bin 641 kadın olmak üzere 10 bin 22 Filistinlinin öldürüldüğünü, en az 25 bin kişinin yaralandığını belirten Prof. Dr. Taşdemir, İsrail’in amacının saldırıyı bertaraf etmek olmadığını, orantılılık ve gereklilik ilkelerini uymadığını, işgale devam ettiğini ileri sürdü ve şöyle devam etti. “Filistin toprakları gibi “işgal” durumunda İşgalci güç, işgal ettiği topraklarda “egemenlik” kuramaz; gıda, tıbbi bakım vs. gibi halka insani muamele yapmak zorundadır. Silahlı Çatışmalar Hukukunun amacı sivilleri, çatışma dışı kalmış kişileri, savaş tutsaklarını korumaktır ve savaşan tarafların kullandığı araç ve yöntemleri sınırlamak ve hukuka uygun olmasını sağlamaktır. Tüm taraflar siviller ve savaşçılar arasında her zaman ayrım yapmak zorundadır. Sivillere karşı orantısız zararlar kesinlikle yasaktır.”

Hamas-İsrail Savaşı’nda uluslararası hukukun uygulanmadığını belirten Taşdemir, “İnsancıl hukuk kurallarının ihlali “savaş suçu”, “insanlığa karşı suç”, “saldırı suçu” ve “soykırım” suçunu oluşturur. Hem devletlerin hem de bireylerin cezai sorumluluğuna yol açar. Savaş suçları  “suç işleme kastı” ile bireyler tarafından, kasıtlı olarak veya pervasızca işlenen savaş hukuku ihlalleridir. Sivillere saldırı, rehine alma,  kolektif cezalandırma gibi eylemler savaş suçudur. 7 Ekimden bu yana çok sayıda savaş suçu işlenmiştir” dedi.

 

İsrail’in İşlediği Savaş Suçları

Taşdemir İsrail’in işlediği savaş suçlarını şöyle sıraladı: “İsrail Gazze topraklarını kuşatarak onlara yiyecek, su, elektriği vermeyerek “sivilleri toplu cezalandırma” suçunu işlemektedir. İsrail sivillere yönelik insani yardımların ulaştırılmasını engellemektedir. Gazzeli halkın evlerini terk etmeleri için verilen talimatlar ve sürülmeleri savaş suçudur. Sivillerin güvenliği için geçici olarak yer değiştirme olabilir ancak daimi olarak yer değiştirtme bir savaş suçudur. Kuzeydeki Gazzeliler Güneye sürülmeye çalışılmaktadır. 750 bin Gazzeli’nin Türkiye’ye gelmesi haberleri dolaşımdadır. Sivil ve sivil nesneler ile asker ve askeri nesneler arasında “ayırım gözetmeyen” saldırılar. Hastanelerin, camilerin, mülteci kamplarının vurulması. Gereklilik ve orantılılık kriterlerine uygun olmayan  “cezalandırıcı” nitelikteki saldırılar hem savaş suçu hem de insanlığa karşı suçtur. İsrail şuan Gazze’de insanlığa karşı suç, apartheid ve “Soykırım suçunu”  da işlemekte ancak soykırımı kanıtlamak biraz daha zordur. İsrail güçleri ağır yanıklara yol açan bir kimyasal olan beyaz fosfor kullanmaktadır; Lahey’deki UCM bu suçlar üzerinde yargı yetkisine sahiptir. Filistinliler işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki 750 bin yerleşimcinin varlığının savaş suçu olduğunu ileri sürmüştür. Zira işgalci gücün işgal ettiği topraklara kendi sivil nüfusunu yerleştirmesi savaş suçu teşkil etmektedir. İsrail bir “apartheid suçu” işlemektedir denilmektedir.  Filistin 2015’den beri Mahkemeye taraftır.  Suçun işlendiği ülke devleti olan İsrail UCM’ye taraf olmamasına rağmen,  Filistinli silahlı gruplar mahkemenin yetki alanı dahilinde faaliyet gösterdiği için  7 Ekim UCM’ nin yetki alanına girmektedir. Uluslararası suçlar hesapverirliğe yol açar. UCM Filistin’ toprakları içinde işlenen ya da bu topraklardan kaynaklanan uluslararası suçlar üzerinde yargı yetkisine sahiptir. UCM’de 2021’den beri devam eden bir soruşturma zaten vardır. Zulümlerin-vahşetin sona ermesi için etkin “hesapverirlilik” hayati önemdedir. Uluslararası Hukuk ve uluslararası ilişkiler açısından çok önemli yansımaları olacaktır. Uluslararası hukuk hâlihazırda tam bir cehennemi yaşanmaktadır. “

Çözümün iki devletli yapının kurulması olduğunun altını çizen Prof. Dr. Fatma Taşdemir, İsrail’in durdurulması için bireysel boykotlar yanında sivil toplum kuruluşlarının örgütlü çalışmalarının ve Filistin’i destekleyen devletlerin yaptırımlarının çok daha önemli olduğunu  söyleyerek konferansını tamamladı. Toplum fotoğraf çekimiyle konferans sona erdi.

Haber: Şahin Ali Şen

2-(19).jpg

Bu haber toplam 355 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim