Köşeye sıkışan kedi insanın yüzünü tırmalar. Beşar Esed, çoktandır köşeye sıkışmış vaziyette. Öz halkını hunharca katletmekte. Öldürülen ve kaçan insan sayısını takip dahi zorlaşmıştır. Dikta rejimi, İran, Rusya ve Çin'in desteğini almaya çalışırken, PKK'yı kullanmakta. Son Dağlıca saldırısında Baasçı Kürtlerle Baasçı Arapların ittifakı mutlaka araştırılmalıdır. Öbür taraftan Güvenlik Konseyi de malum sakat yapısıyla dolaylı şekilde bu diktatöre hizmet temektedir.
Batı dünyası ise yine net değil. Arap Baharı, sağlıklı bir yaza çıkamadı. Avrupa, Yunanistan, İtalya, İspanya, Portekiz krizler ile çalkalanmakta. Euronun geleceği tartışılıyor. Fısıltı halinde de olsa AB'nin yarını konuşuluyor. ABD ise seçim sürecinde. Şu şartlarda hiçbir Amerikan hükümeti elini taşın altına koymaz. Türkiye, bahar sancısı yaşayan Ortadoğuda Suriye, İran, Rusya ve Çin'le baş başa kalmıştır. Bir de kangrenleşmiş terör meselesi var.
Tahriklerin devamı gelebilir. Bunlar, Suriye'den olabileceği gibi Suriye'nin haberi olmadan Suriye adına da işlenmiş olabilir. Ankara, ilk anda inşa ettiği teenni, itidal ve fakat kararlı siyasetini devam ettirmelidir. Kadife eldiven ve fakat demir yumruk.
Beynelmilel hukuk ve müesseseler işletilmelidir. BM ve kör topal da olsa Güvenlik Konseyi, NATO, AB, Avrupa Konseyi, Türk Konseyi, İİT, Arap Birliği, Afrika Birliği... gerek üye ve gerekse gözlemci olduğumuz neresi varsa oraları hem aydınlatmalı ve hem de üzerlerine düşeni yapmaları için ağırlık koymalıyız.
Türkiye-Suriye sıcak çatışması düşünülemez. Konu son derecede hassastır. Uluslararası Camia denen güç, sadece belli merkezlere çalışamaz. Suriye halkı bizim halkımızdır, kardeşimizdir. Bu halkın ceberrut bir idareden kurtulması gerekmekte. Zaten ihtilafın temel çıkış sebebi de budur.
Büyük devlet, büyük tuzağa düşmeden problemleri çözen devlettir. Dün büyüktük.
Bu gelişmelerse yarınki büyüklüğümüzün yürüyüşüdür.
27.06.2012 Türkiye































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.