Beş devletin patronluğundaki bu teşkilat, kodamanların veto yetkileri sebebiyle seyirci durumuna düşebiliyor. Şu gün Suriye’de ölenlerin sayısına dair rivayetler farklıdır. 60 binler dahi telaffuz edilebilmekte. Yerinden-yurdundan olanlardan sadece Türkiye’ye iltica edenlerse 20 bin civarındadır.
Tabloyu şöylece çizmek mümkün. 50 bin ölü, 50 bin yaralı, 50 bin göçmen.
Bu netice, 20 milyon nüfuslu bir memleket için büyük sayıdır.
Bunlar olurken BM hiçbir şey yapamıyor.
200 devletin 199’u, ‘Uluslararası Camia, dikta rejimine müdahale etmeli!’ diye karar alsa fakat konsey üyesi devletlerden biri bu kararı reddetse karar, yok hükmüne düşmektedir. O halde akan kandan, zulümden Suriye diktatörü gibi GK da sorumludur. GK üyesi Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti, Esad’a destek vermekteler. İran da GK dışından destekçi.
Seul görüşmelerinde gerek Türkiye Başbakanının ve gerekse ABD Başkanının Rusya ve Çin Başkanlarına yaptıkları telkinlerin ne kadar tesirli olduğu şüphelidir. Katliama devam ettiğine göre ya kimse Esad’a bir şey demedi veya tam aksine ‘yoluna devam et’ dendi, yahut ‘çekil’ dediler ama o, bildiğini okuyor.
Bu yapıdaki BM’nin müdahalesi çok zor görünmekte.
Belki NATO yoluyla bir arkadan dolanma taktiği güdülebilir.
Ancak İİT/İslam İşbirliği Teşkilatı vasıtasıyla kotarılacak bir İslam Barış Gücü bunu engelsiz bir şekilde gerçekleştirebilir. Tabiî burada Arap Birliği devletlerinin duruşu fevkalade mühim.
Suriye’nin dostları ve düşmanları...
Kim bu Suriye Dostları ve Suriye düşmanları? Dostlar belli. Evvela Türkiye, Suriyeli vatanseverler vs. Düşmanlarsa katliamı, zulmü yapan Esad ailesi ve ona doğrudan veya dolaylı yardımcı olanlar.
02.04.2012 Türkiye































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.