• İstanbul 16 °C
  • Ankara 18 °C

Ramazan

Elif SÖNMEZIŞIK AYDIN

-Ruzname; Kelime Günlüğünden-

Yenilerin devamlı eskileri çekiştirip durduğu, en önemli, en esrarlı, en benzersiz, en tuhaf ve en kalabalık şehirlerden biri İstanbul.

İstanbul'a Ramazan'ın gelmesi, iç çekerek eski Ramazanları arayıp bulamayanlara rağmen bir büyük hadisedir.

Hem sakinleri bir telaş alır hem de şehrin kılcal damarlarına dek kanı yenilenir.

Sahur ve iftar ritmine hazırlanır esnaf.

Sokaklar bayram sonuna kadar gürül gürül akar.

Ramazan'ı kıyı köşe yaşamaz şehir, biliriz. Ama şehrin kalbi Tarihî Yarımada, insicamı belirlemede kimselere pabuç bırakmaz.

İlla ki Sultanahmet, Eminönü, Süleymaniye milyonların akınına uğrar.

Elbette Eyüp'süz Ramazan, Ramazansız Eyüp olmaz. Zaten Eyüp de Surdışı'ndan sayılmaz.

İşte geçen yıla kadar, mümkün olan en kısa anlatımla böyleydi İstanbul Ramazanları.

Hep kendi gençliğinin Ramazanlarını özleyenler, şimdi bir kenarda sırasını bekleyebilir. Zira geçen yıla dek yaşanan, kimilerine göre tadı tuzu kalmayan bu Ramazanlar da mazideki yerini aldı.

Kimbilir belki de İstanbul ahalisi yüzündendir; bu şehirde Ramazan hep sokaklarda hissedilmek isteniyor.

Bu dışavurum yüzyıllar boyunca başka başka yansımış siluete. Mahyalar şehrin azametini çerçevelerken Ramazan maneviyatıyla taban tabana zıt eğlencelikler üreten Binbirdirek geleneği peyda olmuş Osmanlı'nın son zamanlarında.

Oruç tutan da tutmayan da öyle ya da böyle Ramazan'ı bir kutlamaya dönüştürmek, bu bahaneyle geceleyin ışıklandırılmış, şenlendirilmiş sokakların tadını çıkarmak istemiş.

İnsan bir hâle sandığından çabuk alışıyor.

Bir vakitler kandiller eşliğinde mahallenin tamamının camilere akın ettiği teravihlerden Binbirdirek aşırılığına evrilebildiyse; geçtiğimiz yirmi otuz yıl içinde hazirelerin kıyameti bekleyen sakinlerini kaçırtacak kadar gürültülü konserlere bahane olduysa şimdi de sessizliği, sakinliği ve Ramazan'ı evde yaşamayı pekâlâ kabullenebiliriz.

Bugünlerin sokak tenhalığında, bir aradalıktan uzak bir Ramazan bizi bekliyor. Ramazan'ın manevi devaları imdadımıza yetişecektir elbet.

İşte biraz bu manevi devaya odaklanmak en iyisi…

 

RAMAZAN'IN GÜZELLİĞİNE GÜZELLEME

Ramazan bir şehre geldi mi, huzurun ve bereketin alametleri iner sokaklara, evlere…

Unutulanları geri çağırma, azları çoğaltma, gönlü tazeleme adına bir yenilenmeyle gelir. Ve elbette yaşanılagelen ne varsa sürmektedir ve akmaktadır hayat. Bedeni susturan oruç, nice nahoş hallere galebe çalar, nice acılar karşısında tevekküle meylettirir, diye ümit ederiz. Ve ümit ederiz biteviye; Ramazan'la bütün dünya bir soluk alır belki, kim bilir bazı katı kalpler yumuşar ya da zalimlerin elinde durmaz artık selayet düşüverir, büyük ateşler söner diye.

Olur ya da olmaz, ağlayanlar güler ya da gülmez, çok sesli bedenlerimiz bir ay susar ya da susmaz; lakin illa ki bir bereket gelir. O bereket ki yalnızca mutfağa da gelmez, iyi duygular ve güzellikler de bereketlenir. Nafileler bereketlenir belki, hayırlar bereketlenir.

Devamı: http://www.yenisoz.com.tr/ramazan-makale-46115

Bu yazı toplam 402 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim