Hiç kuşkusuz bu eklemlenme sorunsuz olmadı. Seküler seçeneklerle onu dinsel-geleneksel anlamda boyutlandıran seçenekler arasındaki kavgada çoğu kez kaybetti ve hayli yaralandı.
Sağ ya da muhafazakâr kültürelleşme, Soğuk Savaşın hâkim Keynesyen politik ekonomisinde eş anlı olarak Kârun ve Firavun'un safında yer aldı. Duvar yıkıldıktan sonra ise yine hâkim söylem haline gelen yeni iktisadî rasyonalite üzerinden, ağırlığını sermayeden, yâni göreli olarak Firavun'a karşı Kârun'dan yana koydu. Bu ona, sekülerleşmiş modern Firavunlukla giriştiği kültür savaşında(kulturkampf) yaşamış olduğu kültürel kayıplarını telâfi ettiği hissini sağladı. Çağcıl gelişmeler, en başta da çağın kültür politik bir çağ olması muhafazakarlığı kuşatan "kültürel" nebulayı destekliyor. Kültür genleşmeleri çağın anaakım karakterini veriyor. Bunu önümüzdeki çeyrek yüzyılda kültürün katılaşması izleyecek. "Katı olan her şey"de olduğu gibi "kültür" de "buharlaşıp havaya karışacak".
Muhafazakâr sağ'ın kültürel kayıplarını telâfi etmesi, sezarist keskinliklerin tasfiyesi anlamında son derecede önemli bir olguya işâret ediyor. Ama dinî hassasiyetlerin muhafazakârlıktan ve sağ'dan ayrışması için bu yetmez. Hatta , sorunların muhafazakâr kültürel dairede baskılanmak istenmesi durumu daha da sıkıntıya sokar. Kültürün katılaşması olgusu, hiç umulmadık zamanlarda muhafazakâr ve sağ kültürel blokların ortadan ayrılmasıyla sonuçlanabilir. Müslüman anti-kapitalistlerin ortaya çıkışı ve yarattıkları sansasyonel etki bunun göstergesidir.
Müslüman anti-kapitalist oluşum ise kendi kaderinden kendisi sorumludur. Eğer etkilerinin kültürel yansımalarında takılır kalırlarsa, TV tartışma programlarına siyâsal kültürel bir hoşluk katmakla kalır ve bir süre sonra kendileri de havaya karışırlar. Siyâsallaşma tehlikesi onları da kuşatıyor. Yâni bu hareket bir sol hareket haline gelirse içi boşalacaktır. Eğer bu hareket sadece bir tepki hareketi olarak kalırsa , muhafazakâr blok onu massetmekte zorlanmayacaktır. Eğer bu hareket kendisini sivil tutmayı ve bu sivillik üzerinden alternatif yaşayış alanlarının sessiz sedasız ve kavgasız inşasına girişip bir hayat teklifi geliştirebilirse 21.Yüzyıldaki etkilerinin umulandan fazla olacağını düşünüyorum. Geçenlerde bu konuda sohbet ederken siyâsi tarihi iyi bilen dostum Dr.Sabahattin Şen'in söylediği gibi, Irlar bu dinamikleri ıskaladı ve teolojisine kurban etti. Bu işi eğer becerebilirse Turlar becerecek.
10.05.2012 Yeni Şafak






























Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.