Son dönem Osmanlı düşünürlerinin tartışmasız en özgün ve önemlisi olan Said Halim Paşa, Celal Bayar’ın tespitiyle “İslamcı ve ümmetçi bir devlet ve siyaset adamıydı.”
İbnülemin Mahmut Kemal İnal da onun bu inanç yapısını şöyle dile getirir: “Said Halim Paşa merhum -pek çoğumuz gibi amelde kusuru olmakla beraber- mutekid, mütedeyyin, din-i mübin-i İslâm’a hürmetkâr idi. Hakiki medeniyetin o yüce dinde tecelli ettiğine -riya ve gösterişten uzak ve samimi olarak- inanmıştı.”
Hiç kuşku yok ki, Said Halim Paşa’nın en önemli yanı düşünürlüğüdür. “Buhranlarımız” başlığı altında toplanan“Taklitçiliğimiz”, “Meşrutiyet”, “Bağnazlık”, “Toplumsal Bunalımımız”, “Düşünsel Bunalımımız”, “İslâm Dünyasının Çöküşü Üzerine Bir Deneme” ve “İslâmlaşmak” ile son eseri “İslâm Toplumunda Siyasal Kurumlar”, onun entelektüel gücünün kanıtıdır.
Bu eserler, Celal Nuri’nin deyişiyle, “İnsanı tefekküre sevk eder. Bu fikirler basit muhafazakâr mülahazalar değildir. İnsan bunların arasından birden bir ip ucu bulur, en yeni fikirlere kadar gider. Bununla beraber bu yazılar harc-ı âlem değildir.” Eşref Edib de paylaşır aynı görüşü: “Merhum eserlerini mütefekkir tabaka için yazmış, onlarla hasbıhâl etmiştir. Koyduğu düsturlar beynelmilel, İslâm âlemine şamil bir mahiyeti haizdir.”
Said Halim Paşa’nın eserleri incelendiğinde, dikkat çeken ilk şey, Batı dünyası ve uygarlığı hakkındaki derin bilgisidir. Paşa, Batı’yı çok iyi tanımış, bütün boyutlarıyla kavramıştır. Hatta Celal Nuri’ye bakılırsa, birçok Batılıdan bile daha iyi bilmektedir Avrupa’yı. Bu nedenle eserlerinde Batı toplumlarının tarihsel, siyasal ve toplumsal çözümlemeleri oldukça geniş bir yer tutar.































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.