• İstanbul 19 °C
  • Ankara 19 °C
  • İzmir 23 °C
  • Konya 20 °C
  • Sakarya 18 °C
  • Şanlıurfa 28 °C
  • Trabzon 19 °C
  • Gaziantep 26 °C
  • Bolu 14 °C
  • Bursa 19 °C

"Sakarya Vadisi" Portresi

Fahri TUNA
sakaryavadisiKuruluşun, Kurtuluşun Adı.

Medeniyetin, medeniyetlerin beşiği.

Türk milletinin başı ne zaman dara düşse, yeniden var olduğu, her şeye yeniden

başladığı vadi.

Arap turistlerin her gördüklerinde artık klişeleşen bir söylemleri var: “Biz cennete

gitmek için uğraşırken, siz zaten cennette yaşıyorsunuz!” Sakarya vadisi için söylenen

sözlerdir bunlar.

Vadiden yedi medeniyet neşet etmiş yeryüzüne; Frig, Galat, Bithinya, Bizans, Selçuklu,

Osmanlı, Türkiye Cumhuriyeti.

Nehir dolayısıyla vadi adını Bitinya kraliçesi Sangaryus’tan almış; yakışmış da

böyle güzel bir vadiye güzeller güzeli bir kraliçenin adı.

Eskişehir’in 70 km güney doğusundaki Çifteler ilçesinin Sakarbaşı’ndan “kaynak”

olarak yeryüzüne “merhaba” diyen Sakarya, dağları bayırları aşıp, dereleri çayları

bağrına basıp, 824 km ovalarla koyun koyuna ilerleyip, Sakarya’nın 55 km kuzeyindeki

Karasu’dan Karadeniz’e kavuşarak sakinleşmektedir.

Şairin “Kırım kıvrım akar ya!” dediği Sakarya, 7 ilin topraklarına “hayat vermekte”:

Eskişehir, Afyon, Kütahya, Polatlı (Ankara), Bilecik, Bolu, Sakarya.

Türk-İslam Medeniyetinin 7 büyük ismi bu vadide yaşamış: Yunus Emre, Şeyh

Edebali, Akşemsettin, Nasrettin Hoca, Evliya Çelebi, Aşıkpaşa, Köroğlu. Yani tasavvuf,

hukuk (fıkıh), mizah, gezi, tarih, folklor; yani hayat; yani toplum, devlet;

yani medeniyet…

Yunus Emrelerin, Nasrettin Hocaların, Şeyh Edebalilerin hazırladığı ruh ikliminde

Osmanlının kurulduğu vadidir Sakarya. Viyana önlerinden başlayan gerileyişimizin

son noktasıdır Polatlı; yedi düvelin (bütün emperyalist devletlerin) leş

kargaları gibi üzerimize üşüştüğünde, talana son verdiğimiz yerdir Polatlı; İstiklal

Harbimizin ilk zaferinin, “yeniden dirilişin” mekanıdır Polatlı; Yunan’ı 9 Eylülde

İzmir’den denize döküşümüzün ilk adımıdır Polatlı; yani Duatepe.

Sakarya Meydan Muharebesi Türkiye Cumhuriyetinin temelidir; tarih boyunca

“hür doğmuş hür yaşamış bir milletin” küllerinden yeniden doğuşunun destanıdır

o muharebe.

“Elmanın top top” yapıldığı (Adapazarı) , “siyah giyenin toz beyaz giyenin söz”lendiği (Bolu), “kara

kaşların ferman” (Bilecik) yazdırdığı, “bağa, bostana” (Eskişehir) gelinip “halkalı şeker” in yendiği,

“Kütahya’nın pınarları” akışırken “allı güllü Fadimelerin uyanıp sabah namazına

kalktığı” (Afyon) vadinin adıdır Sakarya.

Gaymakla balla (Bolu) besmele çekip, enfes Yarma çorbasının (Polatlı) ardından

leziz Islama köfte (Adapazarı) veya Balaban köftenin (Eskişehir) üstüne, Cimcik

yahut Tosunumla (Kütahya) doyulduğu, Kaymaklı ekmek kadayıfı (Afyon) veya

Uğut (Taraklı) tatlısıyla “elhamdülillah” denildiği sofranın adıdır Sakarya vadisi.

Mertliğin, dürüstlüğün, gösterişsizliğin, vatana ve devlete çıkarsız ve ölçüsüz bağlılığın,

evi fakir ama gönlü zenginliğin, gariban ama dik başlılığın yurdudur Sakarya

vadisi. Bu vadinin insanlarının bir ayağı “Garaosman” dır (Osman Gazi), bir eli

Nilüfer Hatun’dur, bir gözü Dursun Fakih’tir, bir sözü Nasrettin Hoca’dır.

Bu vadinin insanlarının feraseti, cehaletlerinin bin fersah önündedir; bilesiniz…

Sakarya vadisi, “kuruluşun”, “kurtuluşun”, “varoluşun” adıdır.

“Yeniden diriliş destanımızın” ta kendisidir.

29.11.2010

Bu yazı toplam 2006 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim