Hikâye, ana gövde bozulmadan aktörler değiştirilerek anlatılır ve yazılır. Zatım da hikâyedeki “aslanlara”, “çakallar” diyeceğim.
Zamanı ve mekânı belli olmayan geniş bir merada öküz sürüsü yaşarmış. Lakin civardaki çakallar, öküzlere rahat vermezlermiş. Hemen her gün saldırırlarmış.
Öküzler de saldırılara güç birliği oluşturarak karşılık verip yenilmez, pes etmez ve çakal sürülerini defederlermiş.
Hırsız ve arsız çakallar doymak bilmedikleri için iyice dertlenmişler ve çaresizlikleri o raddeye gelmiş ki, birbirlerine merayı terk etmeleri gerektiğini teklif etmişler.
Bu teklife karşı içlerindeki en çelimsiz aksak çakal karşı çıkarak:
-“Durun bakalım bir teklifim var. Pes etmek yok. Hiçbir yere gitmiyoruz, siz bana bırakın bu işi ben hallederim” demiş.
Çakal bu, birbirlerine bile itimat etmezler. Sadece midelerini düşünürler. Bu sebeple aksak çakala da pek güvenmeyerek; “Haydi bakalım görelim marifetini” demişler.
Aksak çakal, eline beyaz bir bayrak alarak öküzlerine yanına varmış ve öküzlerin başına; “Çakallar adına saygılar sunarız kıymetli öküzler” diye söze girerek:
-“Bugün buraya sizden af dilemek için geldik. Biliyorsunuz size defalarca saldırdık ama neden diye hiç sormadınız. Nedenini açıklamaya geldim.
İçinizdeki şu sarı öküz var ya, onun yüzünden. Sizi bırakıp bizimle dost olmak istiyor, fitne-fesat çıkarıyor, onu bize verin de barış içerisinde yaşayalım” demiş.
Boz öküz işkillenmiş ve sürünün ileri gelenleriyle görüşme talebinde bulunarak sarı öküzü vermeye razı olmuşlar.
Yazının devamı için:https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/huseyin-ozturk/sari-okuz-hikayesi-50792.html?page=7






























Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.