• İstanbul 15 °C
  • Ankara 8 °C
  • İzmir 16 °C
  • Konya 9 °C
  • Sakarya 14 °C
  • Şanlıurfa 17 °C
  • Trabzon 17 °C
  • Gaziantep 11 °C
  • Bolu 9 °C
  • Bursa 12 °C

Sedat Laçiner'den: Suriye’nin arkası bölgesel mezhep savaşları

Sedat Laçiner'den: Suriye’nin arkası bölgesel mezhep savaşları
Suudi Arabistan ve Katar Suriye’de yangına körükle gidiyorlar. İki ülkeye göre Suriyeli muhalifler vakit geçirmeksizin silahlandırılmak zorunda.

***

Sünni dünyasındaki mezhepçilere göre İran ve müttefiklerini durdurabilecek iki güç var: 1) Batı, 2) Türkiye. Batı, Suriye’de şimdilik oldukça çekingen duruyor. Bu nedenle Türkiye’nin yükselen aktif dış politikası mezhepçi ülkeleri umutlandırıyor. Türkiye’nin diğer Sünni ülkelerle birlikte İran’a ‘dur’ diyebileceğini umuyorlar. İşte büyük tehlike de burada başlıyor... Belki de Batı’da ve İsrail’de bazıları da kozlarını bu ihtimale, yani Ortadoğu’da yeni soğuk savaşı mezhepler arası kavga üzerine kurmaya oynuyorlar... Eğer bu ihtimal gerçekleşirse onlarca yıl daha Ortadoğu ülkeleri birbirlerini zayıflatmaya devam ederler, petrol dışarıya akarken, elde edilen paralar da yine silahlara ayrılır. Elbette Ortadoğu kendi arasında kavga ederken İsrail de uzunca bir süre daha rahat eder.

***

Söz konusu kutuplaşmada Türkiye’ye de Sünni blokta bir rol önerilebilir. Zaten Türkiye için bölgedeki en büyük tehlike de budur, yani mezheplerarası bir kutuplaşmada taraf olmak. Böyle bir kutuplaşmanın kazananı olamaz... Bu kutuplaşma olsa olsa bölgeyi Kerbala yıllarına geri götürür... Türkiye dış politika gündeminin mezhep veya din merkezli olarak şekillendirilmesine mutlaka engel olmalıdır. Türkiye bir mezhebin veya bir dini grubun değil, demokratikleşmenin, üretken ve serbest ekonominin, insan haklarının geliştirilmesinin lideri olmalıdır. Çünkü İslam dünyasında sorunların özünde Şii veya Sünni olmak değil, tembel olmak, üretememek, özgürlüklerden yoksun olmak, insan haklarına saygı göstermemek ve birlikte iş yapamamak vardır. Bu anlamda Suriye ile Suudi Arabistan’ın veya İran ile Bahreyn’in arasında temelde çok büyük farklar bulunmamaktadır. Nitekim Türkiye’nin Esed Rejimi’ne karşı olmasının nedeni de Esed’in Şii olması değil, kendi halkını tanklarla ve uçaklarla katledecek kadar ileri gitmesidir. Bu anlamda Sünni Saddam Hüseyin ile Şii Beşar Esed arasında hiçbir fark yoktur.

Tüm bunları söylüyoruz, ancak dünyada en zor işin mezhepler arasındaki nefret ve önyargıları kırmak olduğunu da biliyoruz. Özellikle dünyanın en akıllı devletleri olduğunu söyleyemeyeceğimiz aktörlerin olduğu bir bölgede ve Batı’da bazıları Şii-Sünni çatışmasını pişirirken işimiz gerçekten çok zor...

05.04.2012 Star
Bu haber toplam 456 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim