• İstanbul 20 °C
  • Ankara 15 °C

Sedat Umran ve Şiirine Dair 2

Sedat Umran ve Şiirine Dair 2
Tuğba D. CAN yazdı...

"Bir tür eşya sembolizmini dile getiren Leke Adlı şiir kitabı nedeniyle eşyanın şairi olarak" (Kollektif, 2010:1057) tanınan Sedat Umran'ın Leke adlı şiir kitabı nedeniyle İlhan Berk; bu kitap dili bakımından "şiire karşı bir şiir deneyi" olarak değerlendirmede bulunmuştur (Kollektif, 2010:1057). İlk eserinden son eserine kadar aynı his, düşünce ve metafizik kavrayışla eserlerini ortaya koyan Sedat Umran'ın ilk eserleri 1943'ten itibaren Yedigün dergisinde yayınlanmıştır. Daha sonra Varlık Dergisi, Büyük Doğu, Yelken Dergisi, Çağrı Dergisi, Hisar Dergisi, Türk Dili Dergisi, Yeditepe Dergisi, Diriliş Dergisi, Soyut Dergisi, Güney Dergisi gibi dergilerde yazdı ve Almanca'dan çeviriler yapmıştır (Kutlu, 1998:459). Ahmet Haşim etkisiyle başlayan şiir serüvenini gittikçe özgünleşerek kendi dilini kurmayı başaran Sedat Umran, eşyanın metafiziğini sorgulayan şiirler yazmıştır. Metafiziğe bu kadar önem vermesi ve bu uğurda uzun çalışmalar koymasındaki amacı Şiirde Metafizik Gerçek adlı eserindeki ilk denemesinde uzun uzun şu şekilde aktarır. Bu yazısını uzun bir alıntıyla aktarılması Umran'ın şiirdeki metafizik gerçekliği nasıl algıladığı ve nasıl algılanması yönündeki düşüncelerini ifade ederken ona göre metafizik dünyamız dört duyu alanın dışında kalan yerdir, dört duyu alanından alınan malzemeyle şiirini işleyen şair sadece hoş ve güzeli eline alır fakat onu aşan, cismani alemden ruhani aleme/manevi aleme geçiş yaparak ilahi gücün farkına varır ve onunla bir bağ kurarak gerçeği, metafiziksel gerçeği elde eder (Umran, 2004:9-10-11). Umran'ın eşyayla ilgisi felsefesi olan bir yaklaşımla kendini gösterir. O makineleşen, maddileşen insana dair bir reddiye halinde şiirlerini yazar. Eşyayla ünsiyetler kurarak, insana dair duygu ve düşünceleri eşyaya yükleyerek metafiziksel olgulara işaret eder. Umran, bu düşüncesini temellendirirken etkilendiği bir çok yazar, düşünür ve filozof vardır. Almanca'dan Türkçe'ye çevirdiği Sri Aurobindo'nun "İnsan Gelişiminin Devridaimi" adlı eserinde geçen; akıl çağının sona erdiğini, artık manevileşme çağının başladığına dair sözü Umran'ı çok etkilemiş, ben ve benlik üzerine düşünmeye sevk etmiş Nietzche'nin vitalizm düşüncesi ile Bergson'un "elan vital" düşüncesini önemiş, ona göre "bir şâir ancak kendini aştığı, beş duyunun dışındaki metafizik gerçeği eline geçirdiği oranda değerli, yani kalıcı olabilir" (Umran, 2004:9-10-11).

Metafiziğe sıkıca bağlı olan Umran, şiirlerini ortaya koyarken "eşyanın sırrına vakıf" olma biçimiyle yakından alakalıdır. Ona göre eşya, sadece kullanılan, gündelik işlerimizi kolaylaştıran araçlar değil, bir canlı hükmündedir. Ahmet Haşim'in etkisiyle başlayan şiirleri, giderek kendi sesini bularak gelişmiştir. Metafiziği irdeleyerek şiirler yazmıştır. "İnsan hayatında trajik olana eğilen, trajediyi gizemli bir boyutta ele alan eserleri ile modern Türk şiirinde kendine has bir yer edindi. Leke adlı kitabındaki tutumu ile "eşyanın şairi" olarak tanımlanmasına rağmen, bu tavır Umran'ın şiirinde ancak belli bir unsuru karşılamaktadır" (Kutlu, 1998:459). Eşya dışında, şiirlerinde yer edinen unsurlar gündelik hayat, sesler, aşk, doğa/tabiat ve insan ruhunun açmazları onun şiirinin odak noktalarıdır. Şiirde sese ve kelime seçimine büyük önem verir, Kutlu'nun ifadesiyle; "Kendini tamamıyla şiire adamış, âdeta şiir için yaşayan bir şair olmuştur" (Kutlu, 1998:459). Hancıoğlu'na göre Sedat Umran'ın şiiri:

Bu haber toplam 140 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim