Şehre olan sevdası dinmek bilmez araştırmacının. Seyyah olanın, gezip dolaştığı, gezdiği, gördüğü ve duyduklarıyla hissettiklerini konu alan yazdıkları kitaplaştığında dünün seyahatnameleriyle tek farkı ulaşımın kolaylığı ve fotoğraf çekimidir, kanaatimizce. Belki daha önce yazılanlardan haberdar oluş da bu farklılıktan biridir. Çeyrek asrı geride bırakan şehir konulu araştırmalarımız, bizi yüzlerce şehir içinde bulundururken, o kadar kentlerle tanıştırırken yazılan eserlerle de buluşturmaya devam etmektedir.
Bizim için şehirlere vefa, sadakat tarifi güç bir durumdur. Medeniyetinin izinde, tarihine bağlı, geleneğine sadık, ilmin ve irfanın peşinde, dünyaya farklı bakışlar getirmeyi amaçlayan, hayata çeki-düzen vermeyi şehir üzerinden yürütenler, bu alanda yazılan eserleri okuma mecburiyetindedir, açıkçası.
Bu yazı dizisinde yeri geldikçe bu eserlerin hakkında bilgi verilecektir, tanıtımı yapılacaktır. Elbette daha önce yazılmış seyahatnamelere değinilecektir. Önceki seyahatnameler sıklıkla ele alındığı ve bilindiği için genel değerlendirmede yer alacaktır.
Şehir Araştırmaları Merkezi düşüncesi etrafında geliştirdiğimiz metotla, öncelikle seksen bir ili, daha sonra medeniyetimizin nevş û nemâ bulduğu diğer ülkelerin şehirlerini ele alarak, dünyada belli başlı şehirleri bu halkaya eklemlemeye çalışacağız.
Kendi bakış açımızla ele alacağımız Şehirleri tanıma ve tanıtma çalışmalarımızın diğer şehir araştırmacılarına fayda sağlamasını arzuluyoruz. Keşke ele aldığımız şehirleri sadece kitaplardan tanıma yerine yerinde görme kolay olsaydı. İnsan ömrünün yetmediği, ekip ruhu gerektirdiği bu konuda arzuladığımız insanımıza şehirlerimizi tanıtma, tarihlerini kavratma, sahip olduğumuz değerler üzerinde tekrar medeniyetimizin yükselişine tanıklık etmek için her şehirde Şehir Araştırma Merkezlerinin kuruluşunun gecikmemesidir.
RUHUMU KUŞATAN ŞEHİRLER
Mehmet Kurtoğlu'nun kaleme aldığı Ruhumu Kuşatan Şehirler, 2012 Konya Çizgi Kitabevi'nden çıkmış. 294 Sayfalık kitap, şehir merakı olanlar için bir çırpıda okunan, akıcı, yormayan, sohbet tadında bir eser.
Ele Alınan Şehirler:Adıyaman, Antakya, Ankara, Amasya, Edirne, İzmir / Efes, Aydın / Nazilli, Adapazarı, Bingöl, Bursa, Diyarbakır, Harput, Hasankeyf, Konya, Mardin, Mersin, Maraş, Urfa, Sivas, Kırşehir, Kayseri, Erzincan, Hasankale, Erzurum, Kars, Ardahan, Rize, Trabzon, Çorum, İstanbul.
Yazar, farklı vesilelerle gittiği, gördüğü, gezdiği şehirleri, kentleri okudukları ile bütünleştirerek, birer fotoğraf eşliğinde anlatmaya, tanıtmaya başlıyor; öncesinde kimi şairlerden-yazarlardan anekdotlar sunuyor.
Şehir Araştırmalarının ön çalışması olarak gördüğümüz eser, farklı şehirleri tanımak isteyenler için oldukça önemli bir çalışma. Kolay değil, otuz merkezi tanıma ve tanıtma. Aslen Urfalı yazarın şehrine ayırdığı mütevazzı bölüm de dikkati çekmektedir.
Şehirlerin ruhunun farkında olmanın yazarına-araştırmacısına kazandırdığı mutluluk, bunun manasını fehmedenlerin sehre sahip çıkmasıyla mümkündür. Yaşanan Yüzyılda değişimle varılmak istenen yeniliklerin doyurucu olmayışı, İnsanın mensubu olduğu medeniyete yabancı kalınması sebebiyledir. Gittikçe artan ruhsuz anlayışların şehrin mimarisine, geleneğine ve zaman Içinde İnsanın başkasını taklide yönelik tavrıyla gelişen şehre ihanet anlayışı, kendisine çağdaş adı verilen mimari yapıyı ortaya çıkartır, bu tarz modern şehir modeli beraberinde taklit üzeri olan yaşantının davetçisi biçiminde karşımıza çıkar.
Son yüzyılın sıcak savaşlara karsı soğuk savaşları öne aldığını göz önünde bulundurduğumuzda, Ülkelerin birbirine baskısı, bazısının bazısını kendisine pazar olarak görmesi, küresel dünya anlayışının bir gereğidir. Dini-Manevî dinamikten yoksunlaşan hayatın, başka hayatlara uzanan gelişimi, yeniliklerle dile getirilirken, geçmişe ait ne varsa silinme tavrı, onun ranta bağlanma sevdası, kapitalizmin göstergesi olan plazalara-rezidanslara ve doğal olarak şehirlerde zengin-yoksul semtlerin ortaya çıkmasını mecburi kılar.
Tüketmeyi zorunlu kılan, üretimi adeta yasaklayan, medyasıyla bunu körükleyen, yaşantıyla kendisine taraftar toplayan başkasına görünmez esaret bağlarıyla baglı olan yaşantı silsilesi, inançların çarpışma merkezinde daima batıyı referans tutarken, doğuyu medeniyet anlayışı ve inanç ve de bağımlılığı reddeden tavrıyla daima enformasyon tuzaklarıyla gözden düşürmeyi hedeflemektedir.
Çıkartılan savaşlarda yerle bir edilen doğu şehirleri, batı medeniyetinin gözünde eski yenilgilerin rövanşının alınmasına bağlandığı, ürperti duyulmayan, insan ölümlerini, cinayetleri ve zulmü, açlığı, yokluğu ve yoksulluğu kendi varlıklarının devamı için sıradan sayan durumlar olarak görmekteyiz.
Birçok şehrin merkezinde tarihi eserlerin, inanç merkezlerinin, SİT Alanı içine giren yapıların olduğu ortamda, korunması gereken yapıların Tescil edilip yıkılmaya yüz tutulmasına ses çıkartmayan anlayış, ülkenin dört bir yanında bu tarz şaşırtıcı uygulamalar karşısında sessiz kalmaktadır. SİT Alanı'nda olan yerin bir zaman sonra başka amaçlara hizmet ettiğini de görmek mümkündür.
Şehri Araştırmacısı sıfatı ile seksen bir ile ait yazılı-sesli-görsel kaynakları toplarken ve esasında "Şehir Araştırmaları Merkezi" adı altında şehirleri tanıtmayı esas alan, medeniyetimizin sesi olacak kuruluşla ilgilenirken "Mehmet Kurtoğlu" imzalı, onlarca şehri içine alan "Ruhumu Kuşatan Şehirler" isimli bir kaynakla karşılaştım.Daha önce merkezin Urfa'ya ait kaynakları arasında bazı eserlerine rastladığım ve genelde Urfa'yı eksen alan yazarın, yerellikten ulusala kayan çalışmasını zevkle okudum, yer yer diğer çalışmalarımıza kaynaklık edecek yapıda gördüm.
Yazarın daha çok görev icabı ya da mensup olduğu Türkiye Yazarlar Birliği vasıtasıyla gördüğü-gezdiği şehirler, bilinçaltı mesajları, bilinçaltı güzergah üzeri sıralanmış gibidir. Şehirleri ele alırken Urfa ile karşılaştırmalarda bulunan yazarın şehirleri tahlilinde erkek-dişi sıfatlarını kullanması başka bir farklılıktır.
Şehirleri, şehirlere mal olmuş kimi sıfatları yerli yerinde veya kendi buluşuyla veren yazar, Şehirleri şu sıfatlarla, tamlamalarla adlandırır: Özgüvenli Şehir Adıyaman, Doğunun Kraliçesi Antakya, Ölü Çocuk Yüzleri: Bingöl, Dağ Deniz ve poyraz Mudanya, Doğulu Ruhu ve Bartılı Şehri Bursa, Öfkeli Şehir - Heybetli Şehir: Diyarbakır, Yüksek Tepede Bir Kale: Harput, Medeniyetin Suya Gömüldüğü Yer: Hasankeyf, Şehirler İçinde Bir Şehir: Konya, Gece Satılıp Gündüz Alınan Şehir - Yürek Yakan Şehir: Mardin, Günü Yaşayan Şehir: Mersin, İnançlar Kavşağındaki Şehir: Urfa, Tasavvurumdaki Şehir-Kültürle Yoğrulan Şehir: Sivas, Gönülden Gönüle Yol Bulan Şehir: Kırşehir, Dinle Dünyanın Dengede Olduğu Şehir: Kayseri, Ölüleriyle Yaşayan Şehir: Erzincan, İrfan Şehri: Erzurum, Serhattaki Bozkır: Kars, Ardahan'dan Karadeniz'e, Çayla Büyüyen Şehir: Rize, Fatih Ruhuyla Coşan Şehir: Trabzon, Sahabeler Şehri: Çorum,
İstanbul'u konu alan yazılarında semtler şu şekilde sıralanır, sıfatlarıyla, tamlamalarıyla: Konstantin'in Ruhu Beyoğlu, Denize Bakan Bahçe: Gülhane, Ruhani Bir Semt: Eyüp, Taşların Konuştuğu Mekan: Beyazıt
Ankara'ya verilen sıfatlar-tamlamalar: Kurgulanmış Şehir, İdeolojik Ruhsuz Şehir, Kadından Şehir, Umut ve Yanılgılar Şehri.
Yazarın Ankara'dan çok İstanbul'u sevmesi söz konusudur, eserinde. Kendisine Yahya Kemal'i örnek alan Yazar, yıllardır tam tersi şekilde Ankara'da yaşamaktadır.
Ankara'ya dair belirtilenlere baktığımızda yazarın zaman ve mekân ölçüsünde yazdıkları ele alındığında hissiyat ön plândadır. Bazen çelişir gibi görünen ifadeler, zaman ve mekân çerçevesinde ele alındığında kastedilen mana kendisini açığa çıkartır. Yer verdiğimiz açıklamaların bu şekilde okunması, okurun zihnindeki med-cezirleri ortadan kaldırır.
Yazarın ele aldığı diğer şehirlere dair açıklamalarından kesitleri vermekten yana olan gönül her şehre değinmeyi ister. Ne de olsa, bir tanıtım yazısı olan okuduğunuz satırlar, uzadıkça etki gücünü kaybeder biçimdedir. Hem eserin okunmasına teşvik hem de bir yazarın onlarca şehre dair düşüncelerini, gözlemlerini, hissettiklerini öğrenmek için yapılacak olan, Ruhumu Kuşatan Şehirleri temin edip okumaktan geçer.
Bir şehir araştırmacısı olan ve daha çok Urfa konulu eserler veren Kurtoğlu, 20'nin üzerinde esere imza atmış Bir isim. Türkiye Yazarlar Birliği Ankara Şube Başkanlığı'nı yürüten Kurtoğlu, sade, akıcı bir dille anlatır, gözlemlerinden edindiğini, tartışmaya kapalı olmasa bile sadece kaynaklardan kimi bilgileri olduğu gibi alır. Özellikle ele aldığı şehre dair şairlerden dizeler, yerli yerine oturmuş görünür.
Kurtoğlu, eseriyle geçmişten günümüze bir şehir yolculuğu başlatmıyor, şehirler hakkında kısa bilgiler verirken, okuruna kendince şehirlere yolu düştüğünde yabancılık çekmemesini istiyor, oldukça kaldığı şehirler hakkında düşüncelerini makale biçiminde veriyor.
Şehir Araştırmaları Merkezi'ni kurarken, kaynakları temin ederken çektiğim zorlukları anlatmanın yeri burası değildir, elbette. Seksen bir ilin tanıtımını eksen alan kaynakları temin ederken, çok kitapçı dolaştık, çok şehir gezdik. Ruhumu Kuşatan Şehirler'i okurken, gidip dolaştığımız, gezdiğimiz bir çok şehri, adeta ikinci kez ziyaret hissine kapıldık.
Mehmet Kurtoğlu'nun diğer eserlerini Urfa Ile sınırlı bulabilir ve okuma arzunuz olmayabilir. Urfa'yı beş-altı isimden okuyacaksanız, Kurtoğlu bu isimlerden biridir. Bunun yanında şehir konulu araştırmalarda Kurtoğlu, Güneydoğu'nun bilinmesi gereken isimleri arasında yerini almıştır.
Bunu İddia olarak değil, samimiyetimle belirtiyorum. Genç yaşta kırk beş senelik ömre yirmiden fazla eser sığdırmak kolay değildir, bu oldukça zordur. Kurtoğlu'nun zorluğu aşan kararlılığı, bizi yazarının birkaç yöndeki eksikliğine rağmen, takdir edilmeyi hak etmiş kalem olarak görmeye sevk ediyor, kendisini ve yazar, bu takdiri hakikatten hakkediyor! ..
ŞEHİRLERİ ŞEHİR BİLEN YAZARLAR'ın gelecek yazısı : ENDÜLÜS ÇAĞIRIYOR
Dr.Mehmet Sılay imzalı Endülüs Çağırıyor, Düşün Yayıncılık'tan çıkmış. Eserin basımı 2011 Tarihli. Kitabın arka kapağında gerekli kısa tanıtım yazısında, "Bizim için sekiz asır Endülüs İslâm Medeniyeti'nin ışıl ışıl aydınlattığı özel bir önemi vardı. Ümmetin hatıraları vardı... Üniversitelerinde İbni Arabî, İbnî Haldun, ve İbnî Rüsd gibi kitaplarını zevkle okuduğumuz, varlıklarıyla iftihar ettiğimiz ve hatıralarıyla avunduğumuz düşünürleri, yazarları yetiştiren, harikulade kültür iklimi.(...) " açıklaması yer alır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.