• İstanbul 16 °C
  • Ankara 19 °C

Sen Şairsin Diyorlarmış Ömer Emecan’a; Haklılar Bence de

Fahri TUNA

Ömer Emecan’ı otuz yıldır tanırım. Tanır, severim. 1991 yılıydı. Yeni Sakarya için ‘Sakaryalı Sanatçılar’ başlığıyla bir yazı dizisi hazırlıyordum. Şehrin sekiz on şair yazar sanatçısıyla söyleşiler yapmıştım. Sıra Ömer Emecan’a gelmişti. Biliyordum, bankacıydı. Düzce’de çalışıyordu o sıralarda.

Oturdum bir mektup yazdım. Mektupla yaptım röportajı elbette. O günün teknolojisi, iletişimi öyleydi, o kadardı. Ben sordum, bir hafta sonra cevapları geldi. Yayımlanmış iki şiir kitabı vardı o günlerde: Huzur Limanı (1984), Gönül Defteri (1991). Sağ olsun, ikisini de imzalayıp göndermişti o mektubuyla. Hâlâ saklarım. Sonra üçüncü şiir kitabı Büyüdü Sevgiler (1998) yayımlandı.

İlk dikkatimi çeken, artık kaybolmaya yüz tutmuş, örneğine de bizim Sakarya’mızda pek rastlanmayan Halk edebiyatı tarzı güçlü şiirleriydi. Hece ve kafiye ustasıydı. Doğal, çok doğaldı şiirleri. Samimiyet kokuyordu her bir dizesi. Hâlâ da öyledir.

 

Halk ve Hece Şiirinin Yaşayan İyi Ustalarından

Ömer Emecan, güçlü fiziği ve mikrofonik sesi kadar, mısralarıyla da güçlü ve etkili bir şairimizdir. O sahneye çıktığında şiir de o da dinleyenleri de daha bir başka mutlu, daha bir güçlü, daha bir güzel olur. Olmuştur. Olacaktır daima.

Ömer Emecan, yirmi iki yıl aradan sonra, şimdi dördüncü şiir kitabı Leylican ile karşımızda. Bir bakıma altmış beş yıllık ömrünün özü, özeti, hülasası bu kitabındaki şiirler. İnanın çok sevecek, kendinizi bulacaksınız o dizelerde. Anayı, vatanı, insanı, sevgiyi, hasreti bulacaksınız buram buram. Ananızın ak sütü kadar temiz ve helal bir Türkçe bulacaksınız.

Halk şiiri, geleneksel şiir, hece şiiri günümüzde günbegün zayıflıyor, yok olup gidiyor maalesef. Halbuki gönül modern şiir kadar Halk şiirinin de aynı zenginlik ve güzellikte devamından yana. Dünü olmayan şiirin yarını, geçmişten beslenmeyenin geleceği olur mu hiç?

Ömer Emecan’ın yarım asırlık uğraşı, hece/kafiye şiirini ayakta tutmak. Tutuyor da. İyi hece ustasıdır bizim Ömer’imiz.

 

Anne, Aşk, Vefa ve Vatan Temalı Şiirler Yazıyor Emecan

Dört tema var şiirlerinde bizim Ömer Emecan’ın.

Anne. Ömer’in şiirlerinin en belirgin konusu annedir. Hiç unutmam, otuz sene sonra bugün bile aklımda, onun ilk okuduğum anne şiiri:                                                                                                             Sen imişsin, karşı köyün güzeli / Uzun saçın, ormanların gazeli / Bir hoş olmuş, babam seni süzeli

    Aşkta umut, mektuplarda pul anne / O zamanlar, babam sana kul anne…

En çok bu beş dizedir benim gönlümde Ömer Emecan. Buradaki safiyet, çocuksuluk, aşk, yalınlık, doğallık destan gibidir elhak. Ve hasret, ana hasreti…

Aşk. Güçlü bir aşk şairidir Ömer. Mısra mısra, dize dize, ılgıt ılgıt, buram buram, insanı etten kemikten ayırıp insan yapan en güçlü duygu olan aşkın, sevginin şairidir Ömer.

Vefa. Üçüncü olarak vefa şairidir Ömer. Dostlarını yazar, dostlarına yazar, dostça yazar. Hep yazmış, hep yazmaktadır.

Vatan. Dördüncü ve son olarak; Ömer Emecan, lebalep Sakarya sevgisi ile dolu, lebalep Türkiye sevgisi dolu bir güzel yürektir. Kâh doğduğu köy olan Karapelit’e seslenir, kâh gönlünün başkenti Sakarya’sına. Bazen Düzce’dir o, bazen İznik, Safronbolu, Fethiye. En çok Anadolu’dur.

 

 

 

‘Şair işte’ diyorlarmış ona. Doğru diyorlar. Bence de şair çünkü. Hem de eski şiirler yazıyor. Eskimeyen şiirler.

Dilerseniz şiirlerinden dört örnek vereyim; okuyun ve asıl siz, kendiniz karar verin buna: Ömer Emecan iyi şair midir değil midir?

 

Gönül Defteri

Esiyorken gönlümde meltemler ılık-ılık / Gittiğin günden beri âleme gönlüm kırık / Hani, yıldızlar kadar uzaktaydı ayrılık,

     Kör kuyuda Yusuf’um, bilmezsin biliyorum / İlk Gönül Defterimden adını siliyorum…

Farkında değilsin ya, derdim var dağlar gibi / Hazanı gören gönlüm, kurudu bağlar gibi / Şimdi her bir kelimem, hıçkırır ağlar gibi

     Yüreğinden boş yere silmezsin biliyorum / İlk Gönül Defterimden adını siliyorum…

Şüphem yoktu aşkından, hiç azalacak diye / Tutmazdım ellerini, sır bozulacak diye / İnanmıştım; ”Alnıma o yazılacak!” diye,

     Şimdi bir selam bile almazsın biliyorum / İlk Gönül Defterimden adını siliyorum…

 

Leylican

Nerde kaldı o çocukluk günleri / Aradım da bulamadım Leylican / Büyümeyi istemedim inan ki /                                                                 Aynı yaşta kalamadım Leylican

Günler geçti, ay dolandı, yıl oldu / Gurbet elde, bana bin bir hal oldu / Aklım, fikrim yalnız sana kul oldu / Azad edip, salamadım Leylican

Tanıdığın tüm âleme sor beni / Unuttuysam, çek silahı vur beni / Doğru isem, al koynuna sar beni / Başkasıyla olamadım Leylican

 

Gönlümün Başkenti Sakarya                                          

Fahri Tuna’ya

Şu güzelim dünyaya, sende açtım gözümü / Ekmeğinle, suyunla oluşturdum özümü.

Sıcak yaz günlerinde, yıkandım sularında / Sanki cennette gibi, gezdim kıyılarında.

Güzel insanlar dolu her köşe- bucağında / Anne şefkati buldum, huzurlu kucağında.

Sende gençliğim saklı, sırlarım perdelidir / Derdinle kederlenmek, sevginin bedelidir.                         

Bazen suyun çekilir, gözyaşımla sularım / Ufacık bir derdinle, kaçıyor uykularım.                                                                                                                                                                                                   Bunca uzun yılları ayrı geçirmek varmış / Hasretin dipsiz kuyu, sevgin dağlar kadarmış.                                                                                               

Boşuna mı ağlıyor, saçlarını yolanlar / Irak mıdır gönülden, gözden ırak olanlar?    

Ruhumun Kafkasları, Balkanı Taşkent’isin / Fahri Tuna diliyle: Gönlümün Başkentisin. 

Akma öyle başını vura- vura taşlara / Benden selamlar götür, candan arkadaşlara.                                                     

Boşa akmaman için, gönlüme bağlıyorum / Sakarya’m, mutluluktan, ağlıyor- ağlıyorum.

 

Şair İşte

Mısralarla, duyguların tabibi / Bu şairler, ne de tuhaf Yarabbi / Çoğu, alay konusudur ben gibi

“Akıl fikir yok ki başta’’ diyorlar / “Ne olacak, şair işte !’’ diyorlar…

İlham gelir bir yerlerden apansız / Hayalini, hayal etmek imkânsız / Başlarında nice dert var dermansız

“Yürekleri közde, şişte” diyorlar / “Ne olacak, şair işte!“ diyorlar…

İnci arar, denizlerin dibinde /  Ölümsüzdür, sevenlerin kalbinde / Parası yok, pulu yoktur cebinde,

“Sıkıntı, yoksulluk peşte!“ diyorlar / “Ne olacak, şair işte!”  diyorlar..

Günü gelir, dar ağaçta salınır / Günü gelir, hırpalanır, yolunur / Ne odunu, ne kömürü bulunur

“Dona kalır,  karda kışta” diyorlar / “Ne olacak şair işte!“ diyorlar…

Yürekleri, aşkla dolu, silinmez /  Sineleri, topla vursan delinmez / Ölmeyince kıymetleri bilinmez,

“Sabırları yok ki taşta”  diyorlar / “Ne olacak şair işte!“  diyorlar…

 

Ömer Emecan

1955’de Sakarya Kocaali’de doğdu. İşletme Fakültesi 2. Sınıftan ayrılarak, Çanakkale ve Hatay illerinde askerlik görevini tamamladı. 1980 yılında Türkiye Halk Bankası Akyazı Şubesinde göreve başlayan Emecan; sırasıyla Akçakoca, Kocaali, Karasu, Bartın ve Düzce Şubelerinde üstlendiği görevlerin ardından Yönetmen unvanıyla emekli oldu.

Kocaali Turizm Kültür Derneği, Akçakoca Kültür Tiyatrosu ve Sakarya Kocaali Giresunlular Derneği Kurucu Başkanlığı yanında Kocaalispor Kulüp Başkanlığı da yaptı. Ülkü Ocakları, Düzce Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Yazarlar Birliği Sakarya Şubesi Yönetim Kurulu üyeliklerinde bulunan Emecan’ın, Kocaali’nin Tarihçesi (2009) ve Kocaali’yi Dinliyorum (2016) adlı iki araştırma kitabı da bulunmaktadır.

Halen Sakarya Yenihaber ile Karasu Hamle Gazetelerinde Köşe Yazarlığını sürdürmektedir. Düzce Objektif Gazetesi Yazı İşleri Müdürü ve Akçakoca Sahilin Sesi Gazetesi Genel Yayın Yönetmenidir

Yayımlanmış şiir kitapları:  Huzur Limanı (1984), Gönül Defteri (1991), Büyüdü Sevgiler (1998), Leylican (2020).                                                            

1-omer-emecanin-siire-basladigi-yillar.jpg3-omer-emecan-2020.jpg6-omer-emecan-kitaplari1-(1).jpg

Bu yazı toplam 592 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim