Henüz ortaokul son veya lise birinci sınıfta iken bir kartpostalda görmüştüm, “Dünyanın kalbini dinle geliyor adım adım/ Dallar meyvaya dursun toprak tohuma dursun/ İnsan barışa dursun selâma dursun zaman/ Sabır savaş zafer. Adım: MÜSLÜMAN” o gün bugün Erdem Bayazıt hep izlediğim bir şair oldu.
Yedi güzel adamdan biri, şair, yazar, eğitimci, yayıncı, siyasetçi bir insan.
Şiirleri damardan. Coşturan, bilinç veren, modernizme isyan ettiren, tabiatı sevdiren, Anadolu’yu gezdiren, Asrı Saadete götüren, dava ruhu kazandıran bir şair. Sözü eğip bükmeden olanca netliğiyle, berraklığıyla, ağırlığıyla, sorumluluğuyla, duygusallığıyla her bir harfi yerli yerinde kullanan bir şair. Bir muhit içerisinde varlığını sürdüren, ekol olarak edebiyatta derin izler bırakan, pek çok insana abilik yapan bir şair. Erdem Bayazıt.
Kerimesi Sevde Hanımefendi ile “babalar ve çocuklar” bahsinde dinledik. Onu rahmetle anıyoruz.
Erdem Bayazıt, uzaktan sert görünümlü, tok sesli, şair yürekli olarak gördüğümüz bir insan. Siz böyle görünen ve şair, yazar, eğitimci, yayıncı, milletvekili olan bir insanla büyüdünüz. Nasıl bir babaydı Erdem abi? Sert mi, merhametli mi? Yoksa onun arkasında sert insanların çoğunda görüldüğü gibi bir merhamet deryası mıydı? Bir baba olarak nasıldı, neler söylersiniz?
Yzzının devamı için:http://insaniyet.net/sevde-bayazit-ile-babalar-ve-cocuklar-babam-erdem-bayazit/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.