• İstanbul 17 °C
  • Ankara 14 °C
  • İzmir 17 °C
  • Konya 12 °C
  • Sakarya 16 °C
  • Şanlıurfa 18 °C
  • Trabzon 15 °C
  • Gaziantep 17 °C
  • Bolu 12 °C
  • Bursa 15 °C

Seyfettin Erol'dan: Ankara-Washington hattında Dingil Kayması mı?

Seyfettin Erol'dan: Ankara-Washington hattında Dingil Kayması mı?
Türk-Amerikan ilişkilerinde yaşanan derin kriz artık “çuval”a da sığmaz hale geldi. Uzunca bir süredir bu köşede dillendirdiğimiz bunalım artık iyiden iyiye gün yüzüne çıkmış durumda.

Her ne kadar söz konusu ihtilaf, ABD-AK Parti arasında “çatlak” boyutunda bir soruna indirgenmeye çalışılsa da, Türk-Amerikan ilişkilerinin inişli-çıkışlı tarihi bizlere çok farklı şeyler söylüyor. Bu bağlamda DP dönemi ve Menderes ile ANAP dönemi Özallı yıllara uzandığımızda bunun ne anlama geldiği çok daha net bir şekilde görülecektir. Nitekim bu husus bilahare ele alacağız...

Mevzuya tekrar keskin bir dönüş yaptığımızda, söz konusu bu son uyarılar ve çıkışlar; aynı zamanda tek taraflı bir bağımlılık ilişkisine ve bir “diyet” meselesine işaret etmekle birlikte, sonuçları itibarıyla bir kızgınlığı ve hayal kırıklığını ortaya koyması itibarıyla da oldukça dikkat çekici.

ABD perspektifinden hadiseye baktığımızda, Washington’da derin bir öfkeye yol açan hayal kırıklıklarının başında Türkiye’nin Arap Baharı ya da “Yeni Ortadoğu” sürecinde kendisine bölgede bir manevra alanı oluşturma ve “bir koyup üç almaya” çalışmasının yattığını görüyoruz.

Bir diğer ifadeyle, Türk-Amerikan ilişkilerinde küresel-bölgesel çapta rol paylaşımı, projenin uygulamaya konması sonrası tarafların karşılıklı olarak oyun içinde oyun geliştirmeye çalışmasıyla birlikte farklı bir mecraya yönelmiş durumda...

Bu sorunların başında hiç kuşkusuz Suriye krizi geliyor. Buradaki en somut üç gelişme ise, bir çok kesim açısından halen muğlaklığını koruyan F-4 hadisesi ile Kuzey Suriye (Batı Kürdistan) oldu bittisi ve ÖSO özelinde Suriye’deki Müslüman Kardeşler ve diğer Selefi “radikal grupların” kontrolü kapsamında yaşanan ihtilaflar olarak karşımıza çıkıyor.

Nitekim, Esad sonrası süreç kadar, Esad’ı devirme noktasında kullanılan “araçlar” ve “yöntemler/stratejiler” bağlamında yaşanan görüş ayrılıkları, en son kendisini İsrail’in Suriye’yi bombalamasında göstermiş durumda. Bunun dışında, Türkiye’nin “Yeni Suriye”ye yönelik olarak Doha’da dışlanmış olduğunu da göz ardı etmemek gerekiyor.

Irak bağlamında yaşanan krizde ABD’nin tavrını Maliki’den yana sergilemesi ve Ankara ile Erbil’e bir ayar çekme girişimi de, Türk-Amerikan ilişkilerinde bir başka kriz alanı olarak karşımıza çıkıyor. Burada, Ankara’nın Maliki konusunda attığı bir takım adımların Washington tarafından başarısız addedilmesi kadar, bu yeni süreçte de Türkiye’nin bir takım inisiyatifler geliştirmek istemesinin yaşattığı sıkıntılar gözden kaçmıyor.

Bu bağlamda Türkiye’nin “Yeni Kürt Politikası”nın da Washington nezdinde bir takım tepkilere yol açtığı, son dönemde Ankara’ya önerdiği “model”den de rahatlıkla anlaşılabiliyor. Kontrolden çıkmaya başlamış olan bir takım Kürt grupların tasfiyesini, cezalandırmasını esas alan bu “dostane” yaklaşıma Ankara’nın verdiği cevap ise ortada...

Bunların dışında, Türkiye’nin Arap Baharı sürecinde başta Mısır olmak üzere, bölge ülkeleriyle geliştirmeye başladığı bir takım “özel ilişkilerin” de Washington nezdinde rahatsızlık oluşturduğu dikkatlerden kaçmıyor. Örneğin, son Gazze krizinde Türkiye ve Mısır’ın ortaya koyduğu işbirliği ve bunun arka planı, ABD ile birlikte bazı Batı ülkelerini ve İsrail’i endişelendirmeye başlamış durumda. “Retorik saldırı” tepkisinin altında da büyük olasılıkla bu husus yatıyor.

Nitekim bu rahatsızlık, kendisini bir süredir Mısır sokakları ile Tunus’taki hükümet krizinde göstermeye başlamış durumda. Arap Baharı sürecinin bölgesel inisiyatifin-dinamiklerinin eline geçmeye başlaması durumu, karşı devrim süreçlerini tetiklemiş gibi görünüyor.

Burada, Başbakan Erdoğan’ın son “Şanghay Beşlisi” çıkışı ise adeta işin tuzu biberi olmuşa benziyor. Dolayısıyla ortada Washington açısından “dingilin kayması” şeklinde adlandırılabilecek ciddi bir “sorun” var. Bu soruna en büyük tepkilerinden birini de yine Başkan Obama üzerinden vermek üzere...

 

11.02.2013 Milli Gazete

Bu haber toplam 360 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim