• İstanbul 17 °C
  • Ankara 14 °C
  • İzmir 17 °C
  • Konya 12 °C
  • Sakarya 16 °C
  • Şanlıurfa 18 °C
  • Trabzon 15 °C
  • Gaziantep 17 °C
  • Bolu 12 °C
  • Bursa 15 °C

Seyfettin Erol'dan: Esad sonrası için Irak Direniş Modeli mi?

Seyfettin Erol'dan: Esad sonrası için Irak Direniş Modeli mi?
Son dönemde basında üst üste yer almaya başlayan haberler, Suriye krizinde şehir savaşlarının daha da şiddetleneceğini gösteriyor.
 
Siyasi çözüm noktasında da bir mesafe kat edilemiyor olması, krizin içeride çok daha keskin çatışmalarla bir sonuca vardırılacağı iddialarını pekiştiriyor. Özellikle ABD’nin, başını Rusya ve İran’ın çektiği “Direnç Cephesi” karşısında düştüğü durum, Obama yönetimini tekrar diplomasiye ve siyasi çözüm arayışlarına itmiş gibi gözükse de; diğer taraftan, İsrail’le yürüttüğü çalışmalar ve bölgede Körfez ağırlıklı müttefikleri ile uygulamaya koyduğu yeni plan, çok daha farklı gelişmeleri gösteriyor.
Bu arada, Ankara’nın süreçten pasifize edilmeye çalışılması ve kontrolü dışındaki başka muhalif unsurlar üzerinden krizin daha da şiddetlendirilmesi gayretleri de oldukça dikkat çekici. 
Son olarak PYD’nin silahlı kanadı YPG ile ÖSO arasındaki anlaşma, burada içerdiği kafa karıştırıcı maddeler kadar, Türkiye’nin bu unsur üzerindeki etkisini de tartışmaya açmış durumda. Bir diğer ifadeyle, Kuzey Suriye’deki oldu bitti karşısında ön plana çıkan ÖSO üzerindeki Türkiye etkisi artık zayıflamaya başlamış gibi görünüyor. (Eğer bu anlaşma Ankara’nın bilgisi dahilinde değil ise. Bilgisi dahilindeyse, o zaman Kuzey Suriye ve Esad sonrasına yönelik çok daha farklı gelişmeler var demektir ki, bu da Ankara-Washington hattında bir takım yeni mutabakatlara işaret eder.)
Türkiye boyutundaki belirsizliğin kendisi bile, aslında İran açısından başlı başına endişe verici bir durum...
Dolayısıyla, Tahran’ın Suriye’de 50 bine yakın milisi desteklediğine dair iddialarla birlikte eş zamanlı olarak gündeme düşen bin Hizbullah militanının muhaliflerle savaşmak üzere Suriye’ye geçtiğine yönelik  haberler, sürecin kendisiyle bire bir örtüşüyor. Ayrıca, İran’ın Lübnan’daki İmar Kurumu Başkanı General Hisam Hoşnevis’in Şam’dan Beyrut’a giderken öldürülmüş olması da, Hoşnevis’in “uzmanlık” boyutu itibarıyla resmi büyük ölçüde tamamlıyor. 
Tüm bu gelişmeler bize İran’ın kırmızı çizgisi konumunda bulunan, ulusal güvenliği ve bölgesel çıkarları açısından hayati bir yere sahip olan Suriye’de, Esadlı ya da Esadsız olarak mücadeleye devam edeceğini gösteriyor. Bir diğer ifadeyle İran, kendisini kuşatmaya yönelik hamlelere karşı bir sınır ötesi savunma stratejisi izliyor; aynen Lübnan, Irak ve Afganistan örneklerinde olduğu üzere...
Burada İran açısından Irak başarılı bir deneyim ve uygulama alanı olarak karşımıza çıkıyor. Saddam’ı işgal öncesi şehir savaşlarına ikna ettiği ileri sürülen Tahran’ın, Esad kuvvetlerinin bir kısmını “şehir savaşları” ve “gerilla savaşı” yöntemlerine göre eğittiği ve yeniden yapılandırdığı da iddialar arasında yer alıyor. 
Nitekim, Obama yönetiminin önde gelen bir ismine atfen gündeme getirilen haberler de aslında bu kapıya çıkıyor. Bundan dolayı da Suriye’ye doğrudan girmeden, “dolaylı” bir şekilde sonuç almak istiyorlar. Ama, açıkçası bu da hiç kolay gözükmüyor. En azından “Irak Direniş Modeli” böyle söylüyor...

 

21.02.2013 Milli Gazete

Bu haber toplam 335 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim