• İstanbul 17 °C
  • Ankara 15 °C
  • İzmir 18 °C
  • Konya 17 °C
  • Sakarya 16 °C
  • Şanlıurfa 25 °C
  • Trabzon 16 °C
  • Gaziantep 21 °C
  • Bolu 16 °C
  • Bursa 17 °C

Seyfettin Erol'dan: “Sıfır Sorun”dan “Gensorun”a...

Seyfettin Erol'dan: “Sıfır Sorun”dan “Gensorun”a...
Son gelişmeler, Türk dış politikasında ciddi anlamda bir “güven” ve “irade” sorununun varlığına dikkatleri çekiyor.

Nitekim, son dönem Türk dış politikası tam da bu noktada hem içeride hem de dışarıda fazlasıyla tartışılmaya başlamış bulunmakta. Özellikle de Arap Baharı sürecinde yaşanılan krizlerde izlenilen inişli-çıkışlı politikalar; söylem-eylem bağlamında tutarsız, eksen kayması yaşayan, vizyonunun ve bu kapsamda söylemlerinin, taahhütlerinin esiri olmaya başlayan bir Ankara görüntüsü ortaya koymakta. Bir diğer ifadeyle, “İttihatçı imparatorluk anlayışı” bir kez daha bu ülkeyi büyük bir maceranın içine itmekte ve buna da “proaktif dış politika” denmekte...

Bu nasıl bir “proaktif dış politika” anlayışıdır ki kendi krizlerini kendisi çözemez, hatta çözmeye çalıştığı bir takım krizlerin parçası olur, başkalarının silahıyla-teknolojisiyle-kavramlarıyla meydan okumaya kalkışır, ekonomisi büyük ölçüde sıcak paraya bağlıdır ve bu politikaya kendi halkı bile büyük ölçüde inanmaz, destek vermez...

Bu noktada, Türkiye’nin dostu-müttefiki olarak ön plana çıkan ülkelerin de Ankara’yı eleştirmeye, güvenirliliğini sorgulamaya başlaması, açıkçası üzerinde fazlasıyla düşünülmesi gereken bir durumdur.

Nasıl mı? Bir an için kafaları gömülü olduğu kumdan çıkartalım ve etrafa şöyle bir bakalım. “Proaktif dış politika” izleyen Türkiye’nin etrafında iç içe geçmiş kaç tane kriz halkası var ve burada Türkiye’nin yanında yer alan, alabilecek olan kaç ülke söz konusu? Daha doğrusu, sorunlu-kavgalı olmadığımız kaç devlet var ve Türk halkı bu sorunların kaçta kaçında hükümetin yanında?

İsterseniz ilk halka ile başlayalım. Batı sınırlarımızdan hareketle, güneyden kuzeye doğru komşu ülkeleri sıralayalım: Bulgaristan-Yunanistan-GKRY-KKTC-Suriye-Irak-İran-Nahçıvan (Azerbaycan)-Ermenistan ve Gürcistan. Bu halkaya arzu ederseniz Karadeniz’e komşu, kara sınırlarımızın bulunmadığı Rusya, Ukrayna ve Romanya’yı da dahil edebiliriz.

Bu ilk halkada sorunlu olmadığımız sadece üç buçuk ülke var. Diğerleriyle öyle ya da böyle, en azından güven boyutunda sorunlarımız söz konusu. Örnek mi? Azerbaycan ve Gürcistan. Arap Baharı süreci ve burada Türkiye’nin oynadığı rol bu ülkeleri Ankara’ya karşı daha temkinli bir duruşa sevk ederken, Suriye’ye dolaylı destek verdikleri de basında yer alan iddialar arasında.

Rusya-Gürcistan savaşında Türkiye’ye karşı güvenini kaybeden Gürcü yönetimi ile, Türkiye-Ermenistan arasındaki normalleşme sürecinde Ankara ile bir kriz yaşayan Bakü, son dönemde Türkiye’nin Arap Baharı sürecinde, özellikle de Suriye krizinde izlediği politikadan ciddi manada rahatsızlık duyuyor.

Bunların dışında, ABD’nin etkisi altında yürütüldüğüne inanılan bu “proaktif dış politika”nın Ankara merkezli olmadığına ikinci halkayı oluşturan ülkelerin önemli bir kısmı da inanıyor. Örnek mi? Orta Asya Türk Cumhuriyetleri...

Burada, birinci halkada yer alan Rusya ve İran’ın verdiği tepkiler ise daha vahim. İran Türkiye’deki NATO üslerini (Kürecik gibi) vurmakla tehdit ederken, Rusya Soğuk Savaş sonrası dönemde tarihinin en büyük deniz tatbikatlarından birini Karadeniz’de gerçekleştirecek.

Bunların dışında, örneğin Ürdün Kralı’nın son dönemde Türkiye-Mısır ilişkilerine yönelik olarak buram buram Washington ve Tel Aviv kokan eleştirileriyle, Körfez ülkelerinin bazıları ile zaman zaman Suriye merkezli yaşanan ihtilaflar da ikinci halka boyutunda Türkiye’nin nasıl bir kumpasa sokulmaya çalışıldığının en büyük emareleri olarak karşımıza çıkıyor. Burada özellikle, “özür” sonrası Filistinli gruplar bağlamında Türkiye’ye yönelik farklı tepkiler de açıkçası dikkatlerden kaçmıyor.

Tüm bunlar karşısında muhalefet tarafından verilen tepkiler de oldukça dikkat çekici. Dışişleri bakanını hedef alan gensorular bu bağlamda üzerinde fazlasıyla durulmaya değer, en azından dış politikaya yönelik eleştirel boyutu ve geldiğimiz aşama itibarıyla...

 

01.04.2013 Milli Gazete

Bu haber toplam 460 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim