Çünkü model her ne kadar operasyonda BM engelini aşmaya yönelik “meşrulaştırıcı” bir gerekçe olarak sunulsa da; diğer taraftan, Sırpların katlettiği Müslümanların yardımına “Hızır gibi yetişen” bir ABD imajının oluşturulması açısından da önemli.
Dolayısıyla, meselenin siyasi, diplomatik çehresi kadar, psikolojik operasyon boyutunu da göz ardı etmemek gerekiyor. Bu husus, aynı zamanda, sürecin çok dikkatlice planlandığını ve ABD’nin bu sefer işi daha sıkı tuttuğu şeklinde de değerlendirilebilir.
Peki, niçin şimdi?
Ertelenmiş operasyon ya da müdahale için ABD harekete geçmiş gibi. Fakat burada asıl tartışılması gereken hususlardan birisi de, operasyonun niçin şu an ve bir anda gündeme geldiğidir. Düne kadar, üstelik Türkiye’nin ısrarlarına rağmen askeri seçenekten uzak duran ABD ne oldu da bir anda kimyasal silah kullanımını gerekçe göstererek Suriye’yi sınırlı da olsa vurmaktan bahsediyor ki bu iddialar ilk değil...
Burada ilk akla gelen hususlar: 1. Cenevre-2 toplantısı öncesi Rusya karşısındaki pozisyonunu kuvvetlendirmek istemesi (“Amaç rejim değiştirme değil, ihlale yanıt” vurgusu bu açıdan dikkat çekici); 2. Esad rejiminin son dönemde muhalifler karşısında tekrar üstünlük kurmaya başlaması; 3. Dolayısıyla, muhaliflere “can simidi” atma gerekliliği; 4. ABD öncülüğündeki koalisyonun dağılma riski göstermesi; 5. Suriye krizinde ortaya koyduğu “kötü performans”tan dolayı prestij kaybına uğraması olarak karşımıza çıkıyorlar.
“İhvan Operasyonu” bu sürecin neresinde?
Bunun dışındaki diğer olası nedenler ise: 1. Mısır’daki operasyonu gündemden uzak tutmak, dikkatleri dağıtmak ve böylece yeni yönetimi rahatlatmak; 2. İran operasyonunu Suriye ve Lübnan (Hizbullah) üzerinden yavaş yavaş ısıtmaya başlamak; 3. Türkiye’nin en zayıf anını, hem iç hem de dış politika bağlamında, değerlendirmek ve böylece Türkiye’yi bir takım oldu-bittilerle Esad sonrası Suriye’ye kendi planlaması çerçevesinde ikna etmek şeklinde sıralanabilir.
Burada ön plana çıkan husus ise, ABD’nin Yeni Ortadoğu sürecinde inisiyatifi tamamen kendi eline almak ve ardından bu işi kendisinin bitirmek isteğidir.
Nitekim bunun için operasyon öncesi yapılan hamlelere kabaca da olsa bakmamız yeterli olacaktır. Bunların başında da, Esad sonrası Suriye’sine yönelik olarak ABD-İsrail endişelerini büyük ölçüde telafi etmeyi esas alan İhvan’ın tasfiyesiyle birlikte eş zamanlı uygulamaya konulan ve bölgede “Türkiye-Mısır-Körfez Ekseni”nin dağıtılmasıyla neticelenen operasyon geliyor. Tabi, Lübnan’da Hizbullah’a karşı gerçekleştirilen eylemleri de unutmamak gerekiyor...
29.08.2013 Milli Gazete































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.