• İstanbul 15 °C
  • Ankara 5 °C
  • İzmir 15 °C
  • Konya 12 °C
  • Sakarya 15 °C
  • Şanlıurfa 15 °C
  • Trabzon 15 °C
  • Gaziantep 16 °C
  • Bolu 9 °C
  • Bursa 12 °C

Seyfettin Erol'dan: Türk-Kürt İttifakı projesinin Çöküşü mü?

Seyfettin Erol'dan:  Türk-Kürt İttifakı projesinin Çöküşü mü?
Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en kritik dönemlerinden birini daha yaşıyor desek, herhalde abartmış sayılmayız.

Bir diğer ifadeyle, Türkiye’nin “Yeni Ortadoğu” sürecinde uygulamaya koyduğu “Yeni Kürt Siyaseti” ve bu bağlamda “Kürt Kartı”, bumerang etkisi yapmaya başlamış durumda. Öcalan’ın Mart ayının ikinci yarısında ifade ettiği “Türk-Kürt İttifakı”na dayalı “Genişletilmiş Misak-ı Milli” hedefleri, Barzani’nin attığı son adımlar ile yerini tekrar “Sevr Sendromu”na bırakıyor.
Barzani ne yapmaya çalışıyor?
Burada Barzani’nin her dört parça (Türkiye, Suriye, Irak ve İran) Kürdistan’da Kürtlerin ve diğer halkların barış ve demokrasi içinde yaşamalarının koşulları doğduğunu belirterek, “Kürt Ulusal Konferansı”na hazırlık yolunda Kürt siyasi liderlere yönelik yaptığı çağrı ve sonrasında gerçekleştirilen toplantı, PYD’nin özerklik taleplerini destekleyici provokatif bir adım olmanın ötesinde, bölgedeki diğer devletleri tehdit eden bir gelişme olarak da telakki ediliyor.
Bu kapsamda, Barzani’nin Brüksel’de düzenlenen Kürdistan Ulusal Kongresi 13’üncü Genel Kurulu’na gönderdiği mesajda Kürtlerin yaşadığı ülkeleri “düşman” olarak nitelendirmesi, bundan sonraki süreçte ortaya nasıl bir tablo çıkacağıyla ilgili önemli ipuçları veriyor.  
Bu ifade, Barzani’nin “Büyük Kürdistan”ın bağımsızlığı yolunda liderlik arzusunu ortaya koyduğu kadar, çevre ülkelere yönelik bakışını ve PYD’ye yönelik desteğini resmetmesi açısından da önemli. Yeniden canlandırılmaya çalışılan “Derbent ruhu” ile de uyuşmuyor. 
Anlaşıldığı kadarıyla, yeniden inşa halindeki uluslararası sistemde bazı halklar ve devletler bu süreci bir fırsat olarak değerlendirmek istiyorlar. Fakat bu sürecin fazlasıyla kaygan olduğu hiç bir zaman için unutulmamalı, özellikle de söz konusu coğrafya Ortadoğu olunca... 
Ayrıca, bu tür girişimlerin emperyalizme hizmet ettiği ve bu güçlerin çıkarları gereği onları her an bir kez daha yüzüstü bırakabileceği de göz önünde bulundurulmalı. 
Bölgesel refleks...
Evet, “Büyük Kürdistan” senaryosunun bölgesel bir iç savaşı hedeflediği her geçen gün daha bir netlik kazanıyor. Bu projeye ABD, AB ve İsrail kadar Rusya’nın da destek verdiğine yönelik iddialar oldukça önemli. Bu kapsamda PYD’den yapılan açıklamaları göz ardı etmemek gerekiyor ki, bu husus “Kuzey Suriye Projesi”ndeki çok aktörlü desteği bir kez daha gözler önüne seriyor.
Diğer taraftan, iki kuzeyin (Kuzey Irak ve Kuzey Suriye) birleşmesiyle ortaya çıkacak yeni yapının orta-uzun vadede Türk, Arap, Fars unsurlara yönelik güç projeksiyonu yapmada bir operasyon merkezi olarak kullanılabileceğini ve emperyalizme diyet borcunu İran ve Türkiye’den katılacak parçalarla ödeyeceğini öngörmek için kahin olmaya gerek yok. 
Bu kapsamda, bölge devletlerinin bölgesel-küresel bazda yeni bir işbirliğine gitmeyeceğinin garantisini hiç kimse veremez. Tarih, bunun çok sayıda örneğiyle dolu. O yüzden bazı adımları atarken çok düşünmek gerekiyor...

25.07.2013 Milli Gazete

Bu haber toplam 445 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim