• İstanbul 14 °C
  • Ankara 18 °C

Sezai Karakoç’un Gözünden Mehmet Akif Ersoy

Sezai Karakoç’un Gözünden Mehmet Akif Ersoy

Nihat Çınar yazdı...

Sezai Karakoç'ta ana merkez bir medeniyet düşüncesidir. Karakoç' ta "diriliş" düşüncesi bir medeniyet çerçevesi içerisinde yol almaktadır. Gerek şiirleri gerekse nesirlerinde asıl hedefi hep bu merkezde yani medeniyet düşüncesinin oluşumu doğrultusunda olmuştur. Bu bağlamda Karakoç'un yolu iki şairle kesişmiştir; Yahya Kemal ve Mehmet Akif Ersoy. Her iki şair de medeniyet şairi olup, Yahya Kemal, geçmiş medeniyeti kültürel açıdan ele alıp yeniden yorumlarken, Ersoy ise, kendi inançları doğrultusunda yeni bir medeniyet düşüncesinin izini takip etmiştir. Yahya Kemal'de kaybolan bir medeniyetin hüznü hissedilirken, Ersoy'da ise bir inanç medeniyetinin çığlığını duyulmaktadır.

Adeta icma ile kabul edilmiştir ki; Mehmet Akif Ersoy, bu topraklarda yaşamış olan en büyük şairlerden birisi olup, her türlü gösteriş ve debdebeden uzak bir hayat sürmüştür. Bununla beraber herkes Ersoy hakkında farklı görüşlere sahip olmuş ve farklı açılardan ele alarak değerlendirmişlerdir. Seza Karakoç'ta bu düşünürlerden birisidir. Karakoç'a göre de iyi bir düşünce adamı olan Akif, çaresizlik içinde çabalayan bir milleti, düşünce, eylem ve yazılarıyla ayakta tutarak yol göstermeye çalışmıştır. Akif, adeta uçuruma doğru yol almakta olan bir arabaya yol ve yön gösteren bir levha olmuştur. Karakoç'a göre Akif, sadece geçmişin, mazinin değil, bilakis şimdinin ve geleceğin adamı olup, geçmişi mukayese ve ders alınacak bir zaman dilimi olarak örnek alarak, yaşanmakta olan sıkıntıların çözülmesine gayret etmiştir.

Karakoç, Akif'in hayatını sadece biyografik olarak değil, O'nun inanç, düşünce eylem ve verdiği savaşımını da ele almıştır. Üstad, Akif'in "Sözüm odun gibi olsun hakikat olsun tek" mısrasında tezahür eden sağlam karakterine de vurguda bulunmuştur.

Karakoç, kitabında Ersoy'un gözlerini açtığı siyasi, kültürel ve coğrafi ortamı, büyük Osmanlı devletinin çöküş sürecindeki durumu tasvir etmiştir. Osmanlı'nın Balkanlardaki bir kısım uzuvlarını bırakarak, bir medeniyetin Rumeli'de nasıl sona ermekte olduğunu anlatmıştır. İşte Mehmet Akif o yıllarda imparatorluğun gözbebeği olan İstanbul'da Buharalı bir anne ile Rumelili bir babanın evladı olarak dünyaya gelmiştir. Karakoç'a göre Âkif, Doğu ve Batı İslâmlığı ile merkez İslâmlığının sentezi olan bir çocuk olup anne cihetinden, "duyarlığı, sağduyuyu, bir ülküye adayışı, şairliği" baba cihetinden ise "ataklığı, yılmaz ve her vuruşmada daha çelikleşen bir savaş adamını, gözü pekliği…" almıştır.

Devamı: https://www.kitaphaber.com.tr/sezai-karakocun-gozunden-mehmet-akif-ersoy-k5741.html

Bu haber toplam 3914 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim