Kendisini yegane “kurucu irade” ve “koruma kollama” fedaisi gören bir “geleneğin” içinden geliyor Başbuğ, doğru... Ama 28 şubatta kendi halkını, “1. tehlike” olarak ilan etmiş patetik cuntayla kıyaslanınca onlar gibi değil... Es geçilen ayrıntı: Aynı örgütten oldukları söylenen “İçerdekiler”, bir vakitler komutanları olan bu şahsı, tutuklandıktan sonra, aynı odaya istemiyor.
Türkiye Barolar Birliği’nin 2010 yılında hazırladığı Tutuklama Raporunda “Cezaevlerindeki Tutuklu ve hükümlülerin 119 bin 288 kişi olduğunu, bunların 60 bin 782 kişisinin tutuklu, 58 bin 506’nınsa hükümlü olduğu” söyleniyordu. İçerdekilerin % 51’i tutuklu, % 49’uysa hükümlüdür buna göre. Kamu düzenine karşı bir tür kalkışma olarak da tarif edilebilecek “suç” kavramının, hukuk usulü çerçevesinde muhakemesi bazen uzun zaman alabiliyor. Bu süreçte sadece delil karartması ihtimali yüzünden değil, çoğu kez zedelenen toplumsal adalet hissiyatını tatmin ve daha önemlisi, zihinlerde olabilirlik kazanan kamu düzenine karşı kalkışma fikrini bozmak gayelerine matuf bir işleve dönüşebiliyor “tutuklama”... Başbuğ’un tutuklanmasıyla bu konu bir kez daha gündeme geldi... Tutuksuz yargılanabilir miydi? “Ergenekon Davası” olarak bilinen süreçte deneyimlediğimiz kritik bir eşik var: Tutukluluk süreleri o kadar uzadı ki, davanın demokratikleşme adına önemini neredeyse zedeleyecek kadar...
Kamuoyunu meşgul eden bir diğer konu ise “darbeye teşebbüs” meselesi. Kanunun aradığı vasıflı teşebbüs var mı? 28 şubatta teşebbüsü aşmış, tamamlanmış bir darbe varken... Başbuğ hakkında internet andıcından çok daha vahim başka bir soruyu Abdurrahman Dilipak taşıdı sütununa; Yazıcıoğlu cinayetiyle ilgili soruşturma nereye ulaşacak?
Sivil generale ihtiyaç yok!
Emekli bir genelkurmay başkanının tutuklanması kanun önünde herkesin eşit olduğu vurgusunu pekiştirse de medyadaki bazı yorumcuların haftada bir tutuklanacaklar listesi açıklamaları tam bir 28 şubat dejavusudur öte yandan. Nagehan Alçı mesela, Danıştay saldırısı davasında kendince hedef saptırıyor, yoksa 313. general olmaya mı hevesleniyor? “Zamanı iyi okumak” bu olmasa gerek!
11.01.2012 Star































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.