Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılacağına dair duyumdan sonra tedirginliğimizi açıkça beyan ettik. Ne ki bu tedirginliğin, devleti koruma kaygısıyla değil tam tersine devlet karşısında güçsüzleştirilmiş bireyin feryadı olarak yükseldiği dikkatlerden kaçtı.
***
Değerli ağabeyimiz, insan hakları savunucusu Yılmaz Ensaroğlu; "Sanıkların tahliye olacağını ileri sürerek özel yetkili mahkemeleri savunmak bu mahkemelerin adalet için değil, düşman sindirmek için kullanıldığının itirafı olarak okunabilir" demiş. Haşa, kim kimi sindirmiş? Tam tersine, insanları "birinci tehlike" ilan edip, "topyekun savaş" açmış bu silahlı gücün nazarında "sindirilmesi gereken düşman" zaten bizler değil miydik, ne çabuk unuttuk?
Özel yetkili mahkemelerin işleyişinde yargıçlar, savcılar bazı hatalar yapmış olabilir. (Büşra Ersanlı ve Ragıp Zarakolu özelinde yazmıştım) Ama bu hataları düzeltmek adına, insanların beynine silah dayamayı kendine hak gören zihniyeti muhakeme dışı bırakmak olmaz!
"Devletin kendini korumaya alması" cihetinden eleştiriliyor özel yetkili mahkemeler. Peki fert kendisini nasıl korumaya alacak? Hem Ergenekon hem KCK davalarında, karşısında silahlı, nizamlı, dokunulmaz bir güç var. Tartışmanın giderek, "yargıya ne gerek var" kulvarına geçtiğini ibretle seyrediyoruz...
15.06.2012 Star































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.