• İstanbul 12 °C
  • Ankara 12 °C

Şiirin Okuru, Mustafa Aydoğan

Şiirin Okuru, Mustafa Aydoğan
Şiir okuru olmak için öncelikle şiirle karşılaşmak gerekir. Şiir ile karşılaşmak, “rast gelmek” şeklinde olabileceği gibi, “buluşmak” şeklinde de olabilir.

 Bu iki karşılaşma dışında bir seçenek varsa eğer bu, şiirsiz bir hayat seçeneğidir.

Şiirsiz hayat olabilir mi? Neden olmasın! Hayatın her duruma hakkı vardır. Hayat, hiç bir kaygı taşımaksızın da devam edebilen bir süreçtir. Vardır böyle hayatlar. Her gün yanımızdan yöremizden, dalgın ya da neşeli, büyük ya da küçük, derin ya da yüzeysel hayatlara sahip bir çok insan geçer gider. Farkında bile olmayız onların ne tür hayat sürdürdüklerinin. Kimsenin şiiri kimseye ulaşmayabilir; kimsenin şiirsizliği de kimseye bulaşmayabilir. Mutlak dokunmalar olmadıkça insanın insana ulaşması, insanın diğerlerinin dünyasından haberdar olması esas itibariyle mümkün değildir.

İnsanın “tek başına” varlığı şiirseldir ve ayrıca bir gayret göstermeksizin bu şiirselliği farkında olarak ya da olmayarak taşır. Çünkü insanın yaratılışındaki başlangıç noktası, ana neden “aşk”tır. Tasavvuf ehlinin sürekli vurguladığı bu “ana neden”, insanın şairane varoluşunun en büyük ispatıdır. İnsanın kendi varlığı içindeki şiirsel duruşu, onun kendi bilincinin ya da çabasının sonucu değildir. Yaratılmış olanın kendiliğinden içinde bulunduğu şiirsellik, insanın mutlak dokunmalarına muhatap olmadığı sürece “faydasızlık” eşiğinden öteye geçemez. Mutlak dokunmalardan kastımız, bilinçle, arzu ile veya bir ihtiyaca binaen gerçekleşen dokunmalardır.

Mutlak dokunmaların yolunu açan, buna imkan sağlayan en önemli unsur kuşkusuz başka insanların varlığıdır. Başka insanların varlığı, yaratılışın özünde mevcut bulunan şiirselliğin şiire dönüşmesinde en önemli faktördür. Bu nedenle, ilk insan olan Hz. Adem’in hayatının şiirsel coşkularla dolu olduğunu ileri sürmemizde bir sakınca yoktur; ama şunu ileri sürmemizde de bir sakınca yoktur: Hz. Âdem’in hayatı, şiire dönüşme imkanı bulamayacak bir hayattır. Çünkü şiire zemin olabilecek gerekli şartları yoktur. Diğer bir ifadeyle, şiire ihtiyacı yoktur. Peygamber şiir yazmaz ama velev ki yazacak olsaydı bile Hz. Âdem için bunun mümkün olamayacağını ileri sürebiliriz. Bu düşüncemizin dayanağı, şiirin varlığının başka insanların mevcudiyetine mecbur olmasıdır. Başka insanlar demek, genel anlamıyla “toplum” demektir. Yani şiir, toplumun varlığına mecburdur ve toplumu hedef alır. “Şiir toplum için vardır” da diyebiliriz; eğer yanlış anlamaları bertaraf edebilirsek. Yanlış anlamalara yol açacak husus şudur: Şairin şiire giden süreçte başkalarının varlığını “unutmaya” mecbur olduğunun göz ardı edilecek olması tehlikesidir. Şiirin ortaya çıkışı başkalarının varlığına bağlıdır ama şair, başkalarının varlığıyla mukayyet olmaksızın şiirini oluşturur. Çelişik gibi görünen bu durum aslında şairaneliğin inşasının kaçınılmaz sonucudur. Şiir, şairin toplumla (aynı zamanda eşya ve varlıkla) teması sonucunda bilkuvve mevcudiyet kazanır ama şiirin kelime ve duygularla inşası için şairin kendi içine dönmesi ve şairane yeteneğini şiire odaklaması gerekir. Şairin şiirle teması tamamen kendi şahsi dünyası içinde gerçekleşir. Bunun için de, kendi dışındaki dünyayı tamamen “unutması” gerekir.

Şimdi konumuzun aslına dönebiliriz. Şiir ve okur ilişkisinin mahiyeti üzerine düşünmeye başlayabiliriz.

Yazımızın başında belirttiğimiz gibi, şiire okur olmanın ana şartı şiirle karşılaşmaktır. Karşılaşmadığımız hiçbir şeyle temas imkanımızın olması imkan dahilinde değildir. Bir şeyi bilince taşımanın, onunla beşeri bir ilişki kurmanın ilk şartı o şeyle temas imkanına sahip olmaktır. Aksi takdirde, aynı gök altında olmak iki ayrı şeye bir ev olmaya yetmez.

Şiirin okuru olmak şiirle temas kurmakla mümkündür.

Devamı: https://www.sadeimge.com/2023/09/30/siirin-okuru-mustafa-aydogan/

Bu haber toplam 252 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim