Nâdiren şiir karalarım. Bazen hisleriniz nesre sığmayıverir; şiire koşmaktan başka çâre kalmaz. Bazen de şiir fikirlerinizi taşımakta zorlanır; nesrin gölgesinde soluklanırsınız.
Şiir dergâhının gediklileri bizi “destursuz bağa girmek”le itham ederler mi bilmem ama his söze dökülmek isteyince mânî olamıyorsunuz. Karalamanın başlığını “Yunusça bir söyleniş” koymayı da düşündüğümü söylersem okuyucularımıza bir ipucu vermiş olurum sanıyorum.
ŞOL KAPIDAN İÇERİ
Her varımı bir elden
Aldım ne aldım ise
Bir deryâya gark oldum
Daldım ne daldım ise
Bir nazar deldi teni
Çekti dilden dikeni
Sıyırdı benden beni
Kaldım ne kaldım ise
Göz yumuk boyun bükük
Nefsim dağlardan büyük
Mâsivâ bu yolda yük
Sildim ne sildim ise
Gözyaşıyla yıkandım
Bir uykudan uyandım
Cehlimi gördüm, yandım
Bildim ne bildim ise
Koruksun ol dediler
Deryâya dol dediler
“Ölmeden öl” dediler
Öldüm ne öldüm ise
Şeriat dağda göze
Tarîkat değmek öze
Hakîkat suyun yüze
Çaldım ne çaldım ise
Koyunca yola seri
Söndü dünyâ eseri
Şol kapıdan içeri
Buldum ne buldum ise…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.