• İstanbul 16 °C
  • Ankara 5 °C
  • İzmir 15 °C
  • Konya 4 °C
  • Sakarya 11 °C
  • Şanlıurfa 15 °C
  • Trabzon 16 °C
  • Gaziantep 8 °C
  • Bolu 6 °C
  • Bursa 11 °C

Süleyman Seyfi Öğün'den: Hakikât gerçeğe karşı

Süleyman Seyfi Öğün'den: Hakikât gerçeğe karşı
Bu iki kelimenin yakın anlamlı olduğu aşikar. Ama bu yakınlık birbirlerini ikame etmeye elvermez. Gerçek, ağırlıklı olarak veri nesnel zorunlulukları çağrıştırıyor.

Bizi canlı kılan ve hayatı yaşamaya değer hâle getiren ise hakikâtlerimizdir. Don Kişot'un en edebi düzeyde temsil ettiği trajedi; hakikâtin trajedisi de burada tezahür ediyor. Hakikât kendisini eşya ile kayıtlı kılmayınca, çoğu kez karşılıksız kalıyor. Yaşadığımız hayatlardan türeyen düş bozumları, hayâl kırıklıkları hakikâtlerimizin gerçekler tarafından yenilgiye uğratılmasıdır. Gerçekler hakikâtleri; daha türevsel yayılımı içinde düşünecek olursak; praxis theoria'yı, ayrıntılar bütünlemeleri, farklılıklar birlikleri, istisnâlar kaideleri, demonoloji'ler teoloji'leri zora sokuyor. Bu türevsel açılımda bendenizin en fazla hoşuna giden "hayatîlik" ile "kitabîlik" gerilimidir.

Her kitap olmasa bile kitabîliğin kendisi bir hakikât iddiasıdır. Hakikâtin trajedilerinden başlıcasını kitabîliğin trajedisinde izleyebiliriz. Onun için entelektüel dünya-tematikleri istediği kadar devrimci olsun- kaçınılmaz bir muhafazakârlığı içinde taşır. Bu kitabî muhafazakârlıktır. Entelektüelin ontolojisi, olmazsa olmazı, hatta ayrıcalığı; kitabî anlamda hakikât inşâ etmektir. Kitaptan vazgeçen Narodnikler bile önce kırsalın hakikâtini kitabîleştirdikten sonra kırsala gitti(!).

Hakikâtin işimize yaramayacağı muhakkak. Hakikâtlerle çoğu kez hiçbir şey yapılmıyor. Yapılmaya kalkıldığında ise dünya daha beter bir hale geliyor. Hakikâtten eylemeyi türetmek nâfiledir. Sadece hayatı baskılamakla biter. Sydney Pollack'ın, Havana filminde, Amerikalı hercâi John Weil'in (Robert Redford) ağzından dökülen "fikirleri yaşayamazsın; yaşanan pek çok güzel şeyin ise zaten dayandığı bir fikir yoktur" ifâdesi bunu anlatıyor olsa gerekir.

Öte yandan sadece gerçeklerle ya da hakikâtsiz yaşanmayacağı açık. O zaman hayat şiirini kaybediyor. Galiba önemli olan hakikâti doğru yere koyabilmektir. Bu da bana göre, eylem koşullamasından arındırılmış duruştur. İnsanlık hallerinin en seçkin panaroması "hakikâtli duruşlarda" tezâhür ediyor. Hâsılı; eylemelerin ayartıları karşısında durabilmek çok yakışıyor insana...

30.01.2012 Yeni Şafak
Bu haber toplam 618 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim