Bu arada Cumhuriyet tarihinde ilk defa sağlık ve eğitim harcamaları askeri harcamaların üzerine çıkarıldı. İnsan sağlığı ve eğitim, silahtan daha önemli olunca, fakirlik azaldı. Fert başına gelir son dokuz yılda üç kat çoğaldı ve 3 bin 400 dolardan 10 bin 600 dolara yükseldi.
Bu süreçte anayasa değişiklikleriyle askerin ve yargının vesayeti geriletildi. Faiz lobisinin büyük baskısına rağmen IMF ile anlaşma yenilenmeyerek devlet bütçesi IMF vesayetinden kurtarıldı. IMF'den alınan 48 milyar dolarlık borcun 44 milyar doları geri ödendi. Bu ülkenin vatandaşı olan azınlıklara ait vakıfların haksız yere el konulan malları müthiş bir hamleyle iade edildi. Böylece devlet gücünü kullanarak zenginleşmiş ve mevki sahibi olmuş elitlerin iktidarından halkın iktidarına geçildi. Ama bu geçiş, bu köklü dönüşüm tabii ki çok sancılı oluyor.
Kolay para kazanmaya alışmış faiz lobisi, Türkiye'nin notunun hak ettiği seviyeye yükselmemesi için elinden geleni yapıyor. Bütün bu zorluklara rağmen Tayyip Erdoğan, faiz lobicileriyle çarpışarak Türkiye'nin notunu tekrar Turgut Özal'ın bıraktığı "yatırım yapılabilir" seviyeye getirdi.
Aslında bu not da gerçek Türkiye'yi yansıtmıyor. Çünkü Türkiye'nin son dokuz yıllık performansı, AB'den her yıl tarım ve bölgesel kalkınma hibesi alarak belini doğrultabilen Polonya'dan da, Malta'dan da çok ileride. "O halde niye Polonya A notunda bulunuyor da, Türkiye hâlâ BBB-'de?"Bu basit soruyu herkes sormalı. Cevap kısa!
Polonya'da bizdeki gibi kolay para kazanmaya alışmış bir faiz lobisi yok. Yani Polonya ekonomisiyle ilgili beklentileri olumsuza çevirip, yüksek faizle geçineyim uğraşında olan avantacı bir kesim bulunmuyor orada. Zaten hiçbir ülkede bu para bolluğunda kısa vadeye reel faiz veren de yok bugünün dünyasında. Peki niye Türkiye yüksek reel faiz versin?
Türkiye "yüksek reel faiz vermem" deyince lobi kıyameti koparıyor ve Türkiye'yi kıyamet yerine çevirmeye çalışıyor işte. Terör, bombalar ve silahlar konuşmaya başlıyor. Ama hiç merak etmeyin, faiz lobisinin ve statükocu sermayenin anayasa değişikliklerine "hayır" demesine ve terörün patlatılmasına rağmen, silahın ardından bu ülkeye gene de yeni anayasa gelecek.
"İnsanlar gibi bir ülkenin de kaderi olur mu?" demeyin. Evet, olur. Turgut Özal'ın ölümüyle bu ülkenin kaderi kötüye gitmişti, şimdi Tayyip Erdoğan bu kaderi yine iyiye doğru değiştiriyor.
22.09.2011 Sabah































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.