• İstanbul 15 °C
  • Ankara 14 °C
  • İzmir 18 °C
  • Konya 11 °C
  • Sakarya 17 °C
  • Şanlıurfa 21 °C
  • Trabzon 15 °C
  • Gaziantep 14 °C
  • Bolu 10 °C
  • Bursa 16 °C

Sulhi Ceylan: Ruhun Mertebeleri

Sulhi Ceylan: Ruhun Mertebeleri
Dervişler hayatı, kendinden (ben’den) başlayıp Hakk’a varan bir yolculuk olarak görür. Bu yolculuğa da seyr-ü sulük derler. Seyr-ü sülük denen kalp ayağı ile Hakka yolculuk bir bakıma dervişin döngüsünü tamamlamasıdır.

Bu döngü süresince derviş her türlü imtihana tâbi tutulur. Adeta benliğinden soyunur.  Latifleşir. Âleme bakışı değiştiği gibi doğruları da değişir. Kısacası seyr-ü sulük dervişi hakikate ulaştıran yol, ameller bütünü ve davranış tarzı olup mekânı ise kalptir. Çünkü kalp Hakk’ın tecelligâhı ve muhatabıdır. İrfan ve marifetin doğduğu yerdir. Kısacası kalp yere göğe sığmayan Hakk’ın evidir ve bu sebeple tasavvufun ana konusu kalp temizliğidir.

Tasavvuf ehli kalbi temizlemek için çeşitli metotlar uygular. Bunların başında Allah’ı sürekli anmak yani zikir gelir. Amacı ise Allah’ı, hiç kalpten çıkarmamak, hep hatırda tutup unutmamaktır. Zikrin hakikati ise; zikir halindeyken zikredilen şeyin dışındaki her şeyi unutmaktır. Bu konuda Şah-ı Nakşibendi hazretleri: “Zikrin hakikati, gaflet meydanından müşahede fezasına çıkmaktır” buyurmaktadır. Bu sözle zikrin tüm kalbi sarması ve sadece dilde kalmaması gerektiğini hatırlatan Şah-ı Nakşibend; “Zikir gafletin giderilmesidir. Gaflet giderildiğinde sussan bile zikir halinde olursun” diyerek susma halinin bile bir makamdan sonra zikre dâhil olduğunun altını çizmektedir ki bu hale zikr-i sultani denir. Yine Şah-ı Nakşibend hazretleri; “Zikirden maksat yalnızca ‘Allah’ ve ‘La ilahe illallah’ demek değildir. Belki sebepten müsebbibe yani sebepleri yaratan Allah’a gitmek ve nimetlerin müsebbinden yani Allah’tan geldiğini görmektir” diyerek zikir sonucu kişinin fanilerden geçip gözünü Hakk’a döndüreceğini ve perdenin arkasını göreceğini anlatmak istemiştir. Bu hale ermek için aslı emir âleminden olan ama insanın vücudunda bulunan latîfelerin zikir yoluyla çalıştırılıp aslına dönmesi yani uyanması gerekmektedir.

Letâif nedir?

Melekût âlemi de denen emir âlemine tabiatüstü âlem de denebilir. Rahmani bir nefesle ortaya çıkan bu âlem maddesiz ve süresizdir. İşte bu âlemden olan letâif, vücudun farklı yerlerinde olup veliler genelde kalp, ruh, sır, hafi, ahfa ve nefs olarak sıralamışlardır. Bunlara ruhun mertebeleri de denir ki bu sebeple letâif-i ruhaniye diye de isimlendirilir.

Devamı: https://edebifikir.com/hikmet/ruhun-mertebeleri.html

Bu haber toplam 301 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • Yavuz Bülent Bakiler, son yolculuğuna uğurlandı30 Eylül 2025 Salı 08:37
  • Güz Sonatı29 Eylül 2025 Pazartesi 13:14
  • Fatma Gülşen Koçak Hz Hatice’yi Anlattı23 Eylül 2025 Salı 11:20
  • Bursa: Şiir Şehir17 Eylül 2025 Çarşamba 12:09
  • Selim Cerrah Cihannüma Genel Başkanı oldu16 Eylül 2025 Salı 13:43
  • Genç Birikim dergisinin Eylül 2025 (279'uncu) sayısı çıktı.15 Eylül 2025 Pazartesi 11:47
  • Kaybettiğimiz Meçhul; Kendimiz11 Eylül 2025 Perşembe 14:21
  • Yaşayan Dil-Yaşatan Dil11 Eylül 2025 Perşembe 12:08
  • Modern Dünya İnsanın Hikayesi: Yokuşa Akan Sular10 Eylül 2025 Çarşamba 13:39
  • Şiir Ezber mi Bozacak Rahatsız mı Edecek?08 Eylül 2025 Pazartesi 10:43
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim