SAYIN Aysel Tuğluk’un mektubu üzerine bir eleştiri ya da analiz yazacak değilim, Tuğluk’un mektubunda altını çizdiğim bazı hususlardan hareketle genel bir analiz yapmak istiyorum.
Tuğluk, Öcalan’ın “koşullar ne olursa olsun Kürt silahlı mücadelesini demokratik siyasal zemine oturtacağını” söylüyor. Genel beklenti de Öcalan’ın kendisiyle görüşecek olan BDP’lilere hem “Çekilme devam etsin”, hem “Hükümet adım atsın” anlamında açıklamalar yapmasıdır.
Öcalan’ın, hareketi bu noktaya getirdikten sonra beklentisi de başka türlü olamaz. Çünkü terörün devam etmesinden Öcalan’ın siyasi bir sonuç elde etmesi düşünülemez. Ama silahlar bırakılırsa Öcalan’ın siyasi beklentilerinin olabileceği açıktır. Dünya pratiği bunu gösteriyor.
DEMOKRASİYİ BENİMSEMEK
Silahlı bir örgüt, tabiaten totaliterdir. Hem Türkiye’nin hem Kürt hareketinin önündeki kritik sorun şudur: Kürt hareketi gerçekten “demokratik siyasal zemine oturma” konusunda ciddi ve kararlı ise, bu “totaliter” yapı teröre başvurmadan fakat aynen devam mı edecek, yoksa kendisi de demokratikleşecek mi?!
Başka bir deyişle, Ortadoğu’daki gelişmelerden yararlanarak “terör örgütü” görülmek yerine “siyasal güç” olarak kabul edilmeyi isteyen PKK, demokratik bir harekete dönüşecek mi?
İspanya’nın Katalunya bölgesi, bir devlet çatısı altında düşünülebilecek en geniş, hatta ‘federatif’ten de geniş özerkliğe sahiptir. Milliyetçilik ‘özerklik’te durmuyor, ayrılma referandumu yapmak istiyorlar, bunun için Madrid’le görüşmeler yapacaklar.
Ne totaliter bir örgütlenme, ne bir tek molotofkokteyli... Ayrılıkçı-milliyetçi bir hareket değil de, liberal veya sosyal demokrat bir hareket olsaydı, nasıl olursa, aynen öyle.
Yazının devamı için: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/24707222.asp
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.