• İstanbul 12 °C
  • Ankara 12 °C

Tahir Büyükkörükçü: ‘İnsan-ı kâmil; Allah’ın kendisine tevfik, hidayet ve inayet ettiği kullar'

Tahir Büyükkörükçü: ‘İnsan-ı kâmil; Allah’ın kendisine tevfik, hidayet ve inayet ettiği kullar'
Çok aziz ve pek muhterem Müslümanlar,

Bugün dersimizde mutlu insandan, mesut insandan ‘insan-ı kâmilden, Allah’ın alnından öptüğü kendisine tevfik, hidayet ve inayet ettiği kullarından bahsedeceğiz.

Cenab-ı Hak Celle ve A’la Hazretlerinden niyaz ediyoruz; Rabbimiz bizi bu korkunç dünyanın şartları içerisinde gerçekten kul olan mutlu insanlardan olmaya mukadder kılsın inşallah.

Muhterem Müslümanlar,

Derslerimizde üzerinde dura dura size ezberlettik, beyninize çelik çivi ile perçinledik ki: İnsan suretiyle değil, iman ve aşkı, ruhu ve manasıyla insandır. Eğer insanoğlu iç alemine yönelip de Rabbisine kullukla ve Hz. Muhammed’in yoluna ve sünnetine ittiba ederek Mevla’nın Kur’an’da gösterdiği neşelere ulaşırsa ancak o vakit insan oluyor… O vakit alnından öpülecek kul haline geliyor. Yoksa eğer insanoğlu nefsine ve şeytana uyarsa bu fani hayatı içerisinde güya zevkini tatmin eder. Nihayet kabrinde cifedir, akıbeti de ebedi hüsrandır.

50. senedir kürsüden sesleniyorum: Gelin Müslümanlar, Allah’ın bizden istediği yolda, gösterdiği yolda, emrine itaat ederek nehyettiği şeylerden kaçarak gerçek manada kul olarak Rabbimize dönelim inşallah.

Çünkü muhterem müminler, bu gelişin Allah’a bir dönüşü kat’i olacaktır. Ömrü ne kadar uzun olursa olsun, sıfatı makam ve mensubu ne olursa olsun; dönüş Allah’adır. Ne mutlu o kula ki ağlayarak geldiği dünyadan Mevlasına gülerek dönmüş olsun. Muhterem Müslümanlar şair ne güzel söylemiş bakınız:

“Yâdında mı doğduğun anlar

Sen ağlardın gülerdi âlem

Öyle bir ömür sür ki mevtin

Olsun sana hande, halka matem”

Bak mümin kardeşim, bak azizim ne diyor şair: Annen seni dünyaya getirdiği gün sen ağlıyordun ya! Herkes de gülüyordu oğlumuz/kızımız oldu diye... Öyle yaşa ki sen öldüğünde insanlar ağlasın, sen gül!

Muhterem müminler, hepiniz bilirsiniz… Çocuk dünyaya geldi, daha ebenin kolları arasında iken ağlar ne hikmetse… Ben vaazlarımda latife ederim herhalde o rahat yerden, rahm-i maderden belalar, musibetler, meşakkatler dünyasına geldim, vay başıma geleceklere diye… Sanki Mevla ilham ediyor da o günden başlıyor ağlamaya.

Bugün sizlere mesut insandan bahsedeceğim

Hani hepimiz saadet istiyoruz ya Müslümanlar! Kapı Camii’ne işinizi bırakıp koşarak niye geldiniz? İstirahatınızı bırakıp niye geldiniz buraya? Hocamızdan inşallah hayırlı bir şey dinler, onu tatbik eder, saadet yolunu buluruz; Rabbi Zü’l Celalimize kul oluruz, Mevlamızın müjdesine gülerek ölürüz inşallah diye... Hayatın gayesi bu değil mi muhterem Müslümanlar?

Bakınız mesut insan denince aşk eri Mevlana Celalaettin-i Rumi Mesnevi’sinde mealen ne diyor:

“Dün şeyhi yani üstadı, insan-ı kâmili, mürşidi, Allah dostunu gündüzleyin evinde lamba ile fanusla gezerken gördüm, diyor. Gündüzleyin elinde lamba ile geziyor şeyh hazretleri! Ve şöyle mırıldanıyor: “Bu ehli ve yabani mahluklardan bıktım usandım, muradım bir insana ermek…”

Devamı: https://www.dunyabizim.com/hikmet/tahir-buyukkorukcu-insan-i-kmil-allahin-kendisine-tevfik-hidayet-ve-inayet-ettigi-kullar-h49286.html

Bu haber toplam 185 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim