• İstanbul 17 °C
  • Ankara 22 °C

Tarikatlar ticaret ve siyasetten uzak durmalı!

Fatma Gülşen KOÇAK

Tasavvufun özünün ahlak olduğunu belirten Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, “Tasavvuf ehli, siyaset ve ticaretle meşgul olmamalı. Bunlar bir vasıtadır, gaye değildir.

Pençelerine düştükleri vakit, asıl amaçtan sapıyorlar, devşiriliyorlar, ayakları kayıyor. FETÖ gibi sapkınlar yerine, Peygamberimizin hayatı örnek alınmalı” dedi.

Medeniyetlerin beşiği İstanbul’un müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz ile genel geçer gündemlerin değiştiremediği ana gündemimiz dini konulardaki temel meselelerimizi konuştuk...

-İlahiyatçıların dini konularda medyada tartışması kafaları bulandırıyor. Bu hususta ne söylersiniz?

Bizim dini anlayışımızda, Efendimizin “Ümmetimin ihtilafı rahmet vesilesidir” sözü insanları birbirlerine düşüren, husumet oluşturan değil farklı açılardan çözüm üreten bir konum olarak değerlendirilmiş. Tabi medyadaki yersiz tartışmalar çözüm yerine bazen çözümsüzlük üretiyor. İlahiyatçılar, aydınlatma adına elbette görevini sonuna kadar yapmalı. Ama kafalarda istifham uyandıracak konular alenen tartışılmamalı. Belki özel meclislerde müzakere edildikten sonra doğrusu kamuoyuna ilan edilmeli.

-Dini doğru kaynaktan öğrenmek için nasıl bir yol izlemeliyiz?

Bizim dini bilgimiz yıllarca şifahi kültürden beslendi. Camilerde, mekteplerde, tekkelerde, köy odalarında farklı yerlerde olmuştur. Ama bugün bunu sağlamak mümkün olmadığına göre sohbet ortamlarının dışında kitap okuma da önemli bir şey. İnsanlar da bilmeli ki ben dini önce ailemden sonra kitaplardan öğreneyim.

Camiler sosyal alan olmalı

-Camilerin daha aktif, sosyal hayatın daha içinde kullanılır olması noktasında neler yapıyorsunuz?

Diyanet ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı üç yılı aşkın bir zamandan beri “Cami Standartlarının Belirlenmesi” diye bir proje gerçekleştiriyor. Şehirciliğin dikey mimari ile gelişmiş olması ile camilerin önemi daha çok ortaya çıkıyor. İnsanlar evde bunaldıklarında eşi ve çocukları ile beraber çıkabildikleri ve hepsine hitap eden mekânların bulunduğu camilere ihtiyaçları var. Çocuğun oynayacağı, gençlerin, hanımefendilerin beyefendilerin gitmek isteyeceği  alanların bulunması konusunda çalışmalar var. Almanya’da bunun örnekleri var. Gençler için, kadınlar için sosyal donatılar koymuş. Artık Türkiye’de de daha çok gündeme gelecek.

Gönül coğrafyası bekliyor

-Balkanlara, Orta Asya’ya, Afrika’ya gittiğimizde sapkınlar cirit atıyor. Türkiye bu bölgelerde dinin doğru kaynaklardan öğretilmesi anlamında nasıl bir rol üstlenmeli?

Buralar, bizim “gönül coğrafyamız”, alakamızın kesilmesi mümkün değil. Onlar da bunu bekliyor. İslam’ın Türkiye’deki gibi orada da egemen olmasını arzu ediyorlar. Sovyetlerin dağılması sürecinde oralara selefi bir takım tavırlarla gelenler oldu. Halk, Osmanlı’dan kalan İslami algının egemen olmasını, selefilikle hareket edilmemesini istiyor. Bu manada Türkiye büyük hizmetler götürüyor.

-İstanbul’a gelen turistlere İslam’ın anlatılması anlamında çalışmanız var mı?

İstanbul’a gelen turistlerle ilgili selatin camilerimizde özellikle Süleymaniye, Sultanahmet ve Nuriosmaniye gibi camilerimizde bizim kendi rehberli din görevlilerimiz var ve Sultanahmet Derneği ile Marmara İlahiyat Fakültesinden uluslararası ilahiyat öğrencilerinin de katıldığı ve Sultanahmet’te sıbyan mektebinin olduğu binayı turistlere dini anlatım için, kameralı sunumlar oluyor. Broşürler bastırılmış, İngilizce, Almanca ve Fransızca mealler ve dini anlatan kitaplar var, onlar veriliyor. Kur’an-ı Kerimdinletiliyor. Rehberlerimiz vasıtası ile arzu edenlere dini sorulara cevap veriliyor.

-Vatandaşlarımız daha çok hangi konularda fetva istemekte?

Daha çok ibadetler ve aile hayatı ile ilgili Ramazanda ise fitre ve zekât gibi dini konularda sorular geliyor. Bizim kadın ve erkek olmak üzere iki fetva heyetimiz var. Bunlar mesai saatlerinde vatandaşlarımızın sorularına cevap veriyor. Başkanlığımızın da sürekli cevap veren bir fetva hattı var. İnternet yoluyla sorular da sorulabiliyor.

-Anadolu irfanı bu toprakları yüzyıllarca beslemiş. Bu damarın güçlü tutulması için ne yapmalıyız?

Türkiye’nin Balkanların İslamlaşmasında tasavvufun irfan geleneğinin çok önemli yeri olduğu tarihi bir gerçek. Hatta İngiliz tarihçi Osmanlı için derviş devlet tabirini kullanmış olması bunlardan kaynaklanan bir hususiyettir. Cumhuriyette tekkelerin kapatılmasıyla bir tartışma konusu olmuş. Bugün de 15 Temmuz darbe girişiminden sonraki süreçte tasavvuf, tekke, tarikat, cemaat konuları mercek altına alınmış. İnsanların büyük bir kısmı tasavvuf, tarikat ve cemaati hepsini aynı kefeye koyarak onları bir bakıma suçlu ilan etmek gibi bir yol izlediler. Bu tabi gönüllerini incitti. Tasavvuf ve tarikatların hepsinin aynı olmadığını görüyoruz.

Para, ayağı kaydırır

-Tasavvufun incelikleri neler?

Tasavvuf uzun  ince bir yol. Bir bilgiye dayalı kitabi tarafı var, bir de uygulamalı tarafı var. O bakımdan tasavvufun hem nazari tarafının yani kitabi tarafının hem de bozulmamış sahih temellere dayanan uygulamalı tarafını tanıtmak ve onlarla ilgili doğru bilgiler vermek lazım. Bu da belki birazDiyanet’e ve bizlere düşüyor.

-Tasavvufi cemaat olarak nitelendirilen bazı gruplar siyaset ve ticaretle meşgul olmakta.  Bu camia bu iki imtihandan nasıl korunmalı?

Siyaset ve ticaretle meşgul olmamalı, o kesin. Siyasetle meşgul oldukları zaman siyasetin pençesine düşüyorlar. Ticaretle meşgul oldukları zaman da asıl amaçtan sapıyorlar. Ticaret bir vasıtadır, gaye değildir. Girdiğin zaman ayaklar kayıyor. Onun için tasavvufun önderleri, öncüleri doğrudan ticaretin ve siyasetin içinde olmamalıdır. Siyaset de aynı şekildedir onu kendi lehine devşirmek ister.

Tasavvuf ahlaktır

-FETÖ tecrübesinden sonra insanlarımız tedirgin haldeler. Sapkınla doğruyu nasıl ayırabiliriz?

Şeriat kaygısı dini hassasiyetler açısından önemli. Uçtu kaçtılı şeylerden uzak durmak, ahlak esasları üzerine kurulmuş bir tasavvuf anlayışı bence çok daha anlamlı. Ama insanlar neyleyelim ki biraz böyle gizemli şeyleri, menkıbeleri, uçtulu kaçtılı şeyleri çok seviyorlar. Bence tasavvuf dediğiniz şey ahlaktır. Olacaksa Efendimiz aleyhisselatüvesselam ve ondan sonra gelen ricalin ahlaki örneklerine dair şeyler olmalı. İnsanlara bunları özendirmeli.

Fatma Gülşen Koçak- Yeni Akit

Bu yazı toplam 506 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim